Kıymık

Eline batan kıymıkmış gibi… Ruhuna acı veren yongayı arıyor. “Çek çıkart, bitsin bu eziyet” diyor. Yaşarken yontulmuş benliğindeki bir kıymıkta, içindeki derin boşluğu açıklamak istiyor. Yetersiz kalan çözümler, onların yanlışlığından değil. Eksikliğinden, atımların kısa düşüşünden, yeterince zaman harcanmayışından, denenmeyeninden, kolayını bekleyişten, tek yönlü bakışından, tamamlayıcılarından vazgeçişten, inanmayıştan, … Hepsinden öte doğru niyetlerle yola çıkamayıştan. İşte…

Kusurlu Olma Hakkı

Bir şeyleri aşmış, çoktan geçmiş olmak… Her şeyi aşmak, tümden ve çoktan oralardan geçmiş olmak demek değil. Aştıkların, aşabileceklerinin teminatı, Ama aşacağının kesinliğinin ve şimdi olacağının da garantisi değil. Bir yerde, mükemmel olmak… Bir başka yerde kusurlu olma hakkına ise hiçbir zaman engel değil.

Kalp Gözünden Görmek İnsanı

İyiler var. Kötü gibi gözüken. Kötüler var. İyiliğin maskesiyle gezinen. Gözlerle bakıp, insanın içini görmek zor. Gözlerin gerisinde insanın içindeki niyeti bilmek zor. Gözler, gösterileni görmek için yaratılmış. Kalbini görmek için gerekense bir başka. Kalbin gözü, kalp gözü… İşin ilginci kalbi kirli olanda kalbindeki kirliliğin farkında değil. Niyetinin, düşüncesinin, kalbinde olanın, … Bunların hepsinin gerekçeleriyle…

Sırf

Yapılabilecek tüm hataları. Ben yaptım, Sırf Başkası yapmasın diye. Düşülebilecek tüm tuzaklara. Ben düştüm, Sırf Başkası düşmesin diye. Çekilebilecek tüm acıları, Bir ben çektim, Sırf Başkası çekmesin diye. Hep kaybettim. Sırf, Başkaları kazansın diye. Bir ben, kendimi feda ettim. Sırf Benden başka herkes, Bundan bir ders alsın diye…

Hizmet

Hizmet etmek kavramındaki hizmetkar, Hizmeti / kendisi ve hizmet ettiği arasındaki bağlantıya, varlık değeri ve anlamını yerleştirir. Varlık değeri ne kadar düşük ise hizmeti o derece, hizmet ettiği de bir o kadar bilinçsiz ve değersizdir. Varlık değeri yükseldikçe hizmetinin anlamı daha kutsal bir anlama kavuşur. Bu yüzden Güzel dinimiz önce “oku” der. Bilincin ve varlık…

Kuantum Düzen ve Kaos

Titreşip duran sayısız enerjinin içinde yüzen diğer enerjiler. Sonsuz bir frekans denizi. Sesler, görüntüler, havadaki dalgalanmalar, ışık, elektrik, elektromanyetik dalgalar ve saf enerji… Her bir canlı, her bir madde.. Toplayıcı, üretici, dağıtıcı ve yansıtıcı aynı zamanda. Zaman, sonsuz uzay ve boşluk, birde boyut kavramları tümüne hacim kazandırıyor. Kopyalanamayacak kadar büyük, anlaşılabilecek kadar sistemli bir düzenden…

ESKİLERDE SOKALAR

İnsanlar geçti önümden, Geçtim insanların önünden, Adımlardan bir yol oldu. Yolu ismi mahallem oldu. ***** Eskilerde mahallelerimiz vardı. Sokaklarında tanıdık yüzler, Tanıdık yüzlere verilen içten selamlar… Doğanlar ve ölenler, Gülenler ve üzülenler, Birbirini bilirdi insanlar. Eskilerde, sokaklarında birbirini bilen insanlar olurdu.

VARDIR BİR BİLDİĞİ

Vardır bir bildiği, olmuş ise, olmamış işe ölmüş ise, ölmemiş ise bilmiş ise, bilmemiş ise Vardır bir bildiği… Teslimiyetin bedellerini ödeyemeyecek olanın, hazır olduğuna inandığı zaferleri olmaz. Kazanımlarındaki, kaybedişlerinden de haberi olmaz.görmezin, Teslimiyeti, sorumsuzluk sananlar vardır. Sorumluluklarına, teslimiyetlerde kaçanlar vardır. Teslim olmayı, teslimiyet sananlar vardır. Görmezin, göz işine yaramaz. Bilmeze, bilmek çare olmaz. Anlamaza, anlatmakla…

PUSLU HAVADA

Işıltılı bir dünyanın hayalini kurdum puslu bir havada. Renkler silikleşti. Işıklar koyulaştı. Görüntü puslandı. Kurtlar puslu havayı sever dedim. Dişlerim, birden kamaştı. Kendimi vahşileşmiş hissettim. O an, ışıltılı dünyalar zihnimden uzaklaştı. Kıstım gözlerimi görmek için. Yüzüm sertleşti. Gözlerim keskinleşti. Karanlığa baktım, görülmeyeni görmek için. Gözlerim karanlığın siyahından karardı. Işıltılı dünyaların hayalleri işte o zaman benden…