Gün Bitti
Her şey yerli yerinde. Doyasıya çalış. Doyasıya dinlen. Doyasıya eğlen. Bittiğinde bitsin. Ve sıradaki hayatına heyecanla gelsin.
Her şey yerli yerinde. Doyasıya çalış. Doyasıya dinlen. Doyasıya eğlen. Bittiğinde bitsin. Ve sıradaki hayatına heyecanla gelsin.
Biberiye bitkisini yemeklerden biliriz. Özellikle tavukta çok güzel olur. Onu birde doğal güzelliğinde görün istedim. Tabakta ayrı güzel, Doğada ayrı, Hele bu fotoğraf karesinde o apayrı.
https://business.facebook.com/kuantumenerjiantalya/videos/1245422658913509/ Dört yapraklı yoncayı bulabilirsek eğer… 0 zaman Şanslı mıyız? Bir delil ya da bir umut. Bulduğumuz bir fazla yaprak ile sahibi olacağımız şansın vaadi sanırım. Şans bizden yanayken yoncaların hepsi üç yapraklı olsa da, şans faktörünü ortadan kaldıracak kadar iyi ve kendimizden emin olsak da Umudun oyununu oynak yine de keyif verici
https://business.facebook.com/kuantumenerjiantalya/videos/1245264382262670/ Bir nefes de olsa baharı paylaşmak istedim. Bekledik ve geldi. Olması gerektiği gibi.
Vatanını ölesiye sevmek başka hiç bir şeye benzemez. Büyük dedem Bayram Mehmet nur içinde yat. İnsanın geçmişiyle gurur duyması güzel. Torunlarımız ve onların evlatları için gelecekteki kuşaklara bırakacak biz de şerefli anılara sahip olalım
Çanakkale zaferimizi kutluyor ve vatan sevgisiyle canlarını vermiş atalarımızı sevgi ile anıyoruz. Vatanını seven ve geçmişiyle bu toprakların her karışına kanını döken her bir canımızın, dünüyle bugünüyle yarınıyla bugün yeniden kutluyoruz. Atatürk’ün önderliğinde kurduğumuz laik demokratik çağdaş cumhuriyetimiz için, Bu uğurda canını feda etmiş şehitlerimiz için onurluyuz. Bu yüzden gururluyuz. Hakkı olarak, bedelini defalarca ödemiş…
Yatmadan hemen önce miden kazınır. Ağzın aranır. Tatlı bir şeylere eliniz uzanır. İşte o tuzaktır. Tuzaklar en güzel şeylerin kılığında size yaklaşır. Sakın yapmayın. Yatmadan önce abur cubura sakın dalmayın. ? ?????? Bazen gerektiği için sevmediğimiz şeyleri yapmamız gerekir. Bazen de sevdiğimiz için gerekli şeyleri yapmayı başaramayız. Güçlü olmak, kararlı olmak, iradeli olmak belki de…
Hikaye bu ya, Mutlu olmanın kahkaha atmanın ayıp olduğu toplumlar varmış. Çılgınca eğlenen insanları görmek öfkeyle karşılanırmış. Yüksek sesle gelen her kahkaha susturulup kınanırmış Tahammül göstermezmiş onlara kimse. Yaramazlık, arsızlık, terbiyesizlik, saygısızlık sanılırmış o kültürde gülmek. Acıları olanlara, nispet kabul edilirmiş. Kimsenin acıları olanların acılarını hafifletmeye harcamadığı gayretin yerine, Onlar görüp de üzülmesin diye, mutlu…
Değiştirebileceklerimiz ve değiştiremeyeceklerimiz var. Kabul etmek gerekli. Değiştiremeyeceklerimizi kabul etmez isek, çok daha fazla acı çekeceğiz. ?Kuru bir inat bezen, ?Bir ispat çabası, ?Gereksiz abartılı hırs, ?Hazmedememek bazen, ?Başka çıkış yolu görememek, ?Alternatifleri olabileceğini ?düşünememek, ?Kabullenememek ya da ?affedememek, ?Ölesiye farklı olmasına ihtiyaç duymak, ?Bağlılık değil bağımlı olmak takıntılı bir şekilde, ?Oyuncak etmek elimize, ?Bundan…
İki farklı şey var, İkisinin arasında kocaman bir fark var…. 🙂 Bu fark, kim olduğumuzu bulmakla ve yerleştiğimiz kimlik alanını görmek arasında. Biri kişinin özünde sahibi olduğu ve kendi varlığından gelen kimliği. Diğeri kişinin kimlik algısı ve ne üzerinde kimlik bulduğu. Biraz daha basitleştireyim. Ayşe ile Ayşe öğretmen arasında, Müdürüm ile Aydın Tedi… arasında, Anne…