Nafile Çaba
En nafile çaba, Mutlu etmeye çalışmak… Yaranmaya çalışmak… İnandırmaya çalışmak… Gözüne girmeye uğraşmak… Sevmesini sağlamak… Güvenmesini sağlamak… Anlatmaya uğraşmak… Asıl mesele, diğerinden bağımsız kendi kendine çırpınmak.
En nafile çaba, Mutlu etmeye çalışmak… Yaranmaya çalışmak… İnandırmaya çalışmak… Gözüne girmeye uğraşmak… Sevmesini sağlamak… Güvenmesini sağlamak… Anlatmaya uğraşmak… Asıl mesele, diğerinden bağımsız kendi kendine çırpınmak.
Varlığında hiç kimseyim. Yokluğunda da ben bir hiçim. Senle, ben olmuyorum. Sensiz de ben, ben olmuyorum. İki sığmıyor bize. Bir de dar geliyor ikimize. Bir güneş tüm gezenleri ısıtmaya yetmez iken. İki güneş de fazla sıcak geliyor bir sisteme. Dirseğime dudaklarımla dokunmaya çalışır gibi yaşıyorum hayatı. Ne dirseksiz, ne de imkansızla aynı. Yetmiyor ve fazla…
Hep birileri ve birilerinin yaptıkları gibi düşünürdü yaşadıklarını. Bu yüzden sürekli öfkeli, haksızlığa uğramış, kullanılmış hissetti. Şehirler inşa etti. Yaşayan insanlara kızdı. Gökdelenler yaptı, altyapıdan yakındı. Yollar yaptı, eskitenlere kızdı. Hayatında olan ve katılanlarla çatıştı. Kendi hayatıydı yaşadığı. Yaşadığı hayatı için hep birileriyle çarpıştı. Acıdan beslenmek, çatışmayla çözümlemek… İnsanlar, koşullar mükemmel değildi ki. Hatta, hep…
Bir gün alıp başımı gideceğim uzaklara. Ama istediğinden değil. Sırf gerektiğinden. ?????? Gitmek bir seçim değildir genellikle. Gitmek ekseriyetle bir mecburiyettir. Kalmak da ekseriyetle seçim.
Çok kişiydik yine bugün. Ben ve benim çoklu kimliklerim. Sırayla söz verdim onlara. Anlatsınlar dertlerini ortaya. Kalabalık bir gündü bugün. Gelenlerle eğlendik, eksikleri bekledik. Ben Benim gelen çoklu kimliklerim Ve Gelmeyen diğer sevdiklerim. Kalabalık bir gündü bu. ?????? Aynı günde pek çok ruh haline bürünebilir. Pek çok duyguyu yaşayabilir. Sayısız düşüncenin arasında gezinebiliriz. Tüm bunlar…
Tünelin ucundaki ışığı görüyorum, diye bağırıyordu avaz avaz. Gaipten bir ses geldi sanki bir ara. Kulak kabarttı. – Çekil oradan kenara, güneşimi kesiyorsun buda.. ????? Sandığımız gibi olmayabilir. Ya da yanlış sanıyor olabiliriz. Abartmayı seviyor olabileceğimizdense hiç bahsetmeyeceğim.
Yırtıcı kuşlar yem olarak gördükleri masum canlıya saldırdı. Etçillerdi, her biri balıkla beslenirdi. Deniz kızının üstüne acımasızca çullandı. Masum deniz kızı ellerini yalvarırcasına kaldırdı ve aman dilerken objektiflere yakalandı… ????? Bilir bilmez uydurur insanlar. Çocukluktan kalma bir huydur bu. Uydurmak, abartmak ve kandırmak. Yalandan da olsa inandırmak.
Şamanlar yüzlerce yıl öncesinde insanların hayvan ruhları olduğuna inanmış ve onlara ulaşmaya çalışmış. Şimdiki dünya çok daha ileri bir medeniyete ulaştı. Bu medeniyette tekrar insan ruhlarını geri çıkartmak için çalışıyor.
Her bir limanda gemiden birer ikişer inenler oldu. Gemiye hiç binmeyip, el sallayanlar da oldu. Varmak istedikleri yerlere gidenler oldu. Kendimizle uğraşmak ve sonuna kadar devam edebilmek cesaret, risk, inanç, bilinç işidir. Bunlardan biri bile eksikse kaşif olamazsın. Bir ya da bir kaçı eksikse, son durağa varamazsın. Hepsi birden eksikse zaten yola hiç çıkamazsın. ???????
Ya sen olmayacaksın. Ya da ben. Bir gün… Ama bu gün değil.