Ates
İnsan hesabı şöyle yapılmaz. Bana iyi, ona kötü. Bana dost, ona düşman. Bana zararı yok ona zararı var. Bana dürüst, ona değil. …. Mumu eliyle tutan, bir gün ateşi tadar.
İnsan hesabı şöyle yapılmaz. Bana iyi, ona kötü. Bana dost, ona düşman. Bana zararı yok ona zararı var. Bana dürüst, ona değil. …. Mumu eliyle tutan, bir gün ateşi tadar.
Hani sadece kendisi için yaşamışlar vardır. Bencilce, düşünmeden, menfaatçi, zorba, mutsuz ya da beceriksiz. Belki gurursuz ve utançla… O bile onlara zor gelmiştir de. Minimumdaki gerekliliklerini yerine getirip yaşayıp gitmişlerdir. Yapmadıkları herşeyi , olmadıkları kimseyi olma görevini çocuklarına devrettiklerine inanmışlardır da sorumluluklarından kurtulmayı böylece umuşlardır. Cennetin anahtarı, geleceklerinin garantisi, hatalarının affedilişidir umutları. Öyle olmayacaktır devamı…
Avucunda tuttuğu tahta parçasını göstererek, – kedi yaptım amcacığım güzel olmuş mu? Dedi. – Çok güzel olmuş aferin sana. Avucunda tuttuğu tahta parçasını göstererek, – kedi yaptım teyzeciğim güzel olmuş mu? Dedi. – Çok güzel olmuş aferin sana. Avucunda tuttuğu tahta parçasını göstererek, – kedi yaptım ablacığım güzel olmuş mu? Dedi. – Çok güzel olmuş…
Bilmek ayrıdır. Bildiklerinle hayatında değişikliği yapabilmek ayrıdır. Hiç bir cerrah kendi ameliyatını kendi yapamaz. Aynalar bile kendini görmek için bir başka aynaya ihtiyaç duyar ki yansımaları boşluk olur. Onların ortasında duran sayesinde yansıtacakları sayesinde ayna olduklarını bilirler. O yüzden kendi kendine bilen insan, yanılan insandır. Yanıldığını bilmek için bir doğruya, doğruluğunu kanıtlamak için bir yanlışa…
Hele bir fırsat ver. Ver de bir gör. Sınır tanımaz, saygısız birisine hele bir fırsat ver. Hani derler ya elini verdin mi kolunu kaptırırsın. Hele bir fırsat ver de, bir de sen gör.
Boşluklar fark edilir, unutma!.. Tüm bu hissedilen eksiklikler, Karmaşalar, Zayıflıklar, Korkular, Hepsi birilerince fark edilir. Birileri o frekansı bilir, hemen yakalar. Birilerinin açık algıları, hep o frekanslardaki kişileri arar. Denk gelir gibi gözükenlerin mantıkla açıklanmaz kısımlarını bahsedilen bu tez açıklar. Hayatımıza çektiklerimizin cevabı, nasıl oluyor da birbirine benzer insanları çektiğimizin açılaması, bazen de neden hep…
Birileri birilerini katmış önüne, koşturuyor. kariyere koşuyor, başarıya koşuyor, tüketmeye koşuyor, kazanmaya koşuyor. Neden ve ne için dünyada , onu bile düşünmeye zamanı yok. Birileri birilerini koşturuyor. Koşuyor da birileri onlar için… Yerlerine düşünüp, Onlar için bilip, Onlar adına inanıp, Onlar gibi hissederek. Sizin yorulmanıza gerek yok biz düşündük yaptık ve sunduk diyorlar. Bunlar başka…
Her şeyin birbirine bağlı olduğunu, Bir bütün olduğumuzu. Boş vererek üstesinden gelmeyeceğimizi anlayacağız elbet de, işte ne zaman?
Herşey zıddıyla vardır. Zıttı sayesinde vardır. Ve yine varolan her şeyin içinde bu ikilik mevcuttur. Bu ikilik onun varoluşunun titreşimini yayar.
Kimsenin gölgesinde, Hiç kimsenin eteğinde, Güneşi kendin görmeden, Yağmurla yüzleşmeden, Rüzgarla boğuşmadan Olman gereken kişi olamazsın. Korumak adına, kol kanat gerdiklerimizi gölgemizde bırakır. Gölgesine sığındıklarımızın da, gerisinde kalırız.