Birileri birilerini katmış önüne, koşturuyor.
kariyere koşuyor,
başarıya koşuyor,
tüketmeye koşuyor,
kazanmaya koşuyor.
Neden ve ne için dünyada ,
onu bile düşünmeye zamanı yok.
Birileri birilerini koşturuyor.
Koşuyor da birileri onlar için…
Yerlerine düşünüp,
Onlar için bilip,
Onlar adına inanıp,
Onlar gibi hissederek.
Sizin yorulmanıza gerek yok biz düşündük yaptık ve sunduk diyorlar.
Bunlar başka aracıları yaşamın. Komisyoncuları ve diğerlerinden kalan kırıntıların peşinde olanları.
Sokaklar dizili insan.
Yollar, binalar araçlar sıra-sıra sıralanmış insan.
Ayaklar kendilerinin, kararlar kendilerinin.
Koşuyorlar, koşturanların yaptığı ve koşmasını istediği yollarında ve de onlara belirlenmiş rotalarında.
Kararlar kendilerinin,
Kararlar alıyorlar.
Sunulmuş seçeneklerin kararını alıyorlar gururla.
Bireysellik oluyor adı.
Özgürlük oluyor.
Yaratıcılık oluyor.
Birazcık dışında oldu mu marjinal oluyor da. O da aynı şehrin bir başka çıkmaz sokağı.
Çıkmana izin vermeyen o çark, herkesi her yeri kaplıyor. En kendi olan bile çarkın mekanizmasına oyuncu.
O Kendisi, hayali ürün satışlarının nesnesi iken.
Yine o,
hayalleriyle, emeğiyle, ömrüyle ödüyor bedelini.
Birileri oyun olarak görüyor her şeyi.
Ve yine o birileri oyuncu olarak görüyor herkesi.