Önemsememek ya da yeterince önemsememek; Bir davranış biçimi mi, karakter özelliği mi yoksa düşünce biçimi midir?…
Öğrenilmiş ise, düşünce.
Yeterince pekiştirilmiş ise, karakter.
Tecrübeyle desteklenmiş ise de davranış biçimidir.
Onu çocukken anne ve babası önemsememiştir, ya onu ya da onun yaptıklarını. Kırılmıştır başlarda, kendini yalnız değersiz ve önemsiz hissetmiştir belki de. Sonra öğrenmiştir yaptıklarının önemsenmeyebileceğini ya da önemsemez ise gene de işlerin yolunda devam edeceğini. Yapmamıştır, görmemiştir duymamıştır oda devamında. Sonra şöyle bir bakmıştır etrafına her şey yine aynı… “evet” demiştir, “ben ne yaparsam yapayım önemli değil, yaptıklarım önemli değil ve insanlar önemsemeyecek unutulup gidecek” diye düşünmüştür. İşte o zaman cesurca geç kalmaya başlamış, insanları hor görmüş, ciddiye almamış ve önemsemez olmuştur. Belki de o bunu bir araç, bir yöntem, bir davranış olarak kullandıkça insanlar susmuş sabretmiş geri çekilmiş, anlayışla karşılamıştır. Birde bakmıştır ki bu bir güç, bu üstünlük hissettiren bir araç, insanların direncini yorup düşüren bir silah…
Çünkü önemsenmeyen birisi çok iyi bilir ki, önemsenmemek;
değersizlik,
değersizlik beklenti,
beklenti ise zayıflıktır…
beklenti ise zayıflıktır…