Sınır Ortadan Kalktı
Karanlık ruhlar, aydınlık için savaştı. Kötü olanlar da, iyilik için. Doğru ve yanlış arasındaki sınır, ortadan kalktı. Melekler, korunmak için şeytanla anlaştı. Sonuç olarak, bugün yine şeytan kazandı.
Karanlık ruhlar, aydınlık için savaştı. Kötü olanlar da, iyilik için. Doğru ve yanlış arasındaki sınır, ortadan kalktı. Melekler, korunmak için şeytanla anlaştı. Sonuç olarak, bugün yine şeytan kazandı.
Kedi bile ne olup bitiyor haberdar olmak istiyor.😀 Duyarlı kediler yetiştirin. Günaydın
İkilem – Yapılamayan seçinler ile – Yapılmış seçimlerden, aklımızın seçmediğimizde kalan kısmına ikilem denir. Üçlem, beşlem, yüzlem … 🙂 bile olsa hepsi ikilemdir. Bunun sebebi; Kişinin seçimleri ile kişinin yaşadığı çatışmadır. Aslında bu çatışmada gerçekte iki aktör vardır. Kişi ve seçim. Ayrıntıya girmemizin nedeni şudur. İkilem, tereddüt, karar alamama, pişmanlık, kararsızlık ve türevleri sorunlarda iki…
?Benzerlerinden birisi…. ?Olanlarda birisi…. ?İmkanlılardan en mantıklısı… ?Mecburiyetler Saçma sapan seçimler yaptığımız ve onlarla yaşamak zorunda kaldığımız bir yaşam, Sonuç, duyarsızlık. Görebildiğimiz, Algılayabildiğimiz, Bakış açımız, Vizyonumuz, … Kısacası becerebildiğimiz kadarlı avunmalar…. Bir o kadar bahaneler. Haaa bir de şans faktörüne yüklenilenler Hayatımızın özeti olmamalı.
Sanki herkesin, başından aşağıya papatya yaprakları yağıyor. Onunsa, üstünde kara bulutlar geziyor gibiydi. Herkesin üzerinde, melekler kanat çırparak saçlarını havalandırırken. Onun, omuzundaki zebaniler ateşe odun atıyordu da sıcaktan ve nemden saçları başına yapışıp kalıyordu. Kuşlar, herkese şarkılar söylüyordu… Ama ona şarkı söyleyenleri kargalar ve saksağanlar oluyordu. Herkese gülen hayat, ona kızgın yüzünü gösteriyordu da ona…
Bazı zihinler, karşılarındaki kişilerle yaptıkları çalışmalarında onları başlangıcından alarak ve sıfırdan yapılandırmak istedikleri zihinlerle çalışmayı severler. Bu tür kişilerle çalışmayı seçen zihinler, sıfır bir arabayı kullanmak kadar temiz ve keyif verici kontrol duygusunu yaşamaktan hoşlanır. Hatalı öğrenilmişlerle uğraşılmadığı, arızalı kısımların olmadı, uyumsuz düşüncelerin neler olduğunun bulunmasının gerekmediği, boşlukların ve eksikliklerin farklı dolgularla doldurulması ve bağlantıları…
“O iş olsun havada karada, dünyada ölüm yok bana”, diyenin o işi oldu. Sonra bir başka işe, işi düştü. Hani dönüş yoktu, hani ölüm yoktu havada ve karada. Hani her şey o ilk olacak olana endeksliydi. O başka, O, o zamandı. Bu, bu zaman. Yok… insan şaşar beşer, hep elinde olmayanı ister. Ulaşılması zor olana…
Her geçen gün, Bir üstünde bir hayatı ayaklarının altına sermekteyse eğer… Durma devam et adımlamaya. Lakin, Dün bu günün aynısıysa tekrarında. Keza, Dünü, bugünden aramaktaysan eğer… Orada dur işte. Dur ve düşün.
Kapılar açılır, Kapılar kapanır. Bir kapı açılırken, bir başka kapı kapanır. Bir kapıdan geçer insan, geçtiği anda bir başka dünya önüne saçılır. Bir kapıyı kapatır insan, kapattığı kapının ardında kalır her şey. Zihinler kapıların işlevini mekanlara, zamanlara, insanlara yükler. Gitmek, değiştirmek bu yüzden çözüm sanılır. Kapıları gecen biziz. Kapıların her iki yönünde olan yine aynı…
Alışverişlerde, alışveriş kararından en fazla vazgeçildiği an kasa kuyruğunun beklenildiği anlarmış. İnsanlar aldıkları 4-5 parçadan 2-3 tanesini en azından bu bekleme anında geri bırakıyorlarmış. Psikoloji işte, hayatın her yerinde her anında, kasa sırasında bile bizle. Beklemek, düşünmek için kendimize tanıdığımız zaman. Hele ki başka hiç bir şey bizi oyalamazken, öylece durup düşünmek zorunda kaldığımız an.…