Bazı zihinler, karşılarındaki kişilerle yaptıkları çalışmalarında onları başlangıcından alarak ve sıfırdan yapılandırmak istedikleri zihinlerle çalışmayı severler.
Bu tür kişilerle çalışmayı seçen zihinler, sıfır bir arabayı kullanmak kadar temiz ve keyif verici kontrol duygusunu yaşamaktan hoşlanır.
Hatalı öğrenilmişlerle uğraşılmadığı, arızalı kısımların olmadı, uyumsuz düşüncelerin neler olduğunun bulunmasının gerekmediği, boşlukların ve eksikliklerin farklı dolgularla doldurulması ve bağlantıları birbirinden kopuk yapıların tekrar bağlanmasının gerekli olmadığı, sıfır başlangıçlara eğitim vermek bazı insanlar için çekicidir.
O kişiler, bildiklerini alır ve beyaz boş bir kağıda yazarmışçasına öğretir. Elindeki hamuru yoğurur ve pişirir. Bir yöntemi aktarır. Bir modeli alıp giydirir. Bu olan ve yapılan da doğal olarak düz, düpedüz eğitimdir.
Ben bu kısımdan fazla keyif almam. Eğitici ve didaktik yönleri, eğitmenin sabrıyla yoğrulmamış bir kişiyimdir.
En keyif aldığım kısım gelişkin, yol almış ve yolda eksikler, hatalar, yorgunluklar, fazlalar, noksanlar ,çözüm ve keşif bekleyen karmaşalarının bulmacasını çözmeye çalışmaktır. Zihin, deneyim, bilgi, eğitim ve yaşayış ne kadar yüksek, akıl ne kadar etkin, entelektüel düşünme ve yoğurma yeteneği ne kadar kompleks ise çalışmaların tadı bir o kadar fazla olur. Bu çalışmalar sanıldığının aksine imkansız veya çok uzun süren çalışmalar olmaz. Tam tersine aşırı yorucu yüksek performans isteyen ve inanılmaz büyük hızlarda zaman ve durum atlamalarının yaşandığı çalışmalar olur. Fırtınalı bir gecenin içinde, dalgalarla geçirilmiş gecesinin sabahında, durgun bir denizde limana doğru ol alma hissini yaşatır o anda insana.
Yani her daim yanlış bilineni düzeltmek, sıfırdan öğretmekten zor olmaz. Bu tekil bir konu için belki böyledir. Ancak konu tümden bir insan olunca. Basit beylik bakışlar yüzeysel kalır. İnsanı derin benzersiz ve özel olarak kabul ettiğimizde. Her bir insanın kendine has; düşünce duygu yaşayış, bilgi ve bakış açısına sahip olduğunu da biliriz. Sahip olunanlar sayesinde elindeki alternatiflerini sorgulayabilme potansiyeli ve sağlamasını yapabilmek için edineceği metotları yine her insanın kendi keskin yanlarının yanı başındaki durur. Gerisi bir organizasyon ve pratik işidir artık. Yani derdin sahibinin dermanı kendi içinde bir yerde mevcuttur. Bu bir yaratılış kuralı olarak yaratanın kişiye bahsettiği ikili yönün bir sonucudur.
Ama bunun kuralı vardır. Bu kural bunu değişmesini istemek ve değişmeyi yeterince istemektir. Direncin olduğu yerde; Yani fırtınalı bir denizde, çapa atmış bir gemiyi dalgaların parçalaması kaçınılmazdır. Kişi için engel ve fren kendi içerisinde verilmişi karar ve niyette aranır.
Bazen insanın bir engeli aşmasında %99 u tamamlanmış ve kavranmış bir konunun eksiği sadece %1 olur. Basit bir hamle eksiksizliğin giderilmesini sağlayacak kadar etkin çalışır ve işlerin basit bir şekilde yoluna girmesine sebep olur. Olay sadece gevşek somunu sıkmaktır bazen. Bazen tıkalı benzin filtresini açmak, bazen de hava filtresine sağlamca üflemek çalışır hale getirir efsane bir aracı.
İşin özü eğitilmiş ve olabildiğince gelişmeye çalışmış zihinlerle çalışmak güzeldir. Birikim deneneyim yanılgı başarı ve bilginin bin bir türünün, kendin münhasır çeşitli bakışın ve düşünce dizgilerinin olduğu zihinlerin yaşadığı yaşamlar, çabalanmış hayatlardır. Yaşanmış hayatlar yaşamaya cesaret duyan insanların yorgunlukları ve bir o kadar da ufuklarını getirir görüşmelere. Gelen her özel yaşam insanı biraz daha hızlı olmaya, biraz daha ileriye varmaya zorlar. Zorlanmak çalışan kaslardaki yanma hissi gibi, bir kendilik acısını sızlatır insanın içinde. Bu kendiliğinde gelişmek ve kendini diğeriyle bileylemek gibi törpüler ve keskinleştirir insanı.