Yaşam bir enerjidir…
İnsanın bedeninde, ruhunda ve kimliğinde biriktirebildiği – üretip çoğaltabildiği.
Başkalarına aktarıp, başkalarından edinebildiği bir enerjidir aynı zamanda.
Yetenekler, potansiyeller ve enerjiler iyi ya da kötü değildir.
Bunların sahibi olan ve kullanan insan, iyi ya da kötüdür.
Yükselmiş veya yükseltilmiş enerjilerin gerisinde duran benliklerin renginin ne olduğudur önemli olan.
Rengi iyilik midir, yoksa öfke dışlama ve nefretle örülmüş kötülük müdür.
Ayıklanmış ve içlerinde temizlenmiş insanlar mı sahiptir bu güce, yoksa ayıklanmak ve temizlemek için gücün sahibi olmak istemişlerin ellerinde mi kalmıştır.
Çok ya da az değildir tek başına.
Kime ve neye göre olduğunun cevabını da bulmak gerekir.
100 mt deki bir enerjiye
10 mt deki bir kimliğin sahip olduğunu düşündüğümüzde nasıl hadsizleşebileceğini o zaman görürüz.
Diğer bir şekliyle
200 mt deki bir kimliğin sahibi olduğu enerjiyi nasıl da yetersiz bulduğuna şahitte olabiliriz.
Bu algılarımızı karıştırır.
Kavramsal dünya anlatılmaz kılar, enerjilerin kendine has sonsuzluğunu.
Öyle olunca renkler ve renkleriyle bunlara sahip olanların etkileşimleri tanımlanabilirliğin kaoslarını derinleştirir.
İçinden çıkılmaz hale gelene kadar kaosun desteklendiği ve bilinmezsin belirsizlikte bırakıldığı aralıklar, renklerin arızalı olanlarını karanlıktan beslenenlerce gizlemekte kullanılır.