Hikayedir uydurulan, nereden nereye uymuş bilmeyen -1
Dar zihinleri uçsuz bucaksız topraklara bırakmışlar günün birinde.
Dört bir yan sonu yokmuşçasına uzayan topraklara.
İlk yaptıkları bir alan belirlemek olmuş.
Önce dört köşesine dört kazık dikmişler.
Burası benim dört dörtlük yapacağım demişler.
Dört sıra tel çekim kareden bir kutu elde etmişler.
******
Hikayedir uydurulan, nereden nereye uymuş bilmeyen-2
Dar zihinleri almış ve onlara sonsuz uçsuz bucaksız her şeyden sınırsız imkan vermişler.
Alabildiğine senin diye de eklemişler.
Kapları kadarını almış alanlar. Alabildikleri kadarını almışlar.
Sonrasında kapılarını kapatmış kalanını dışarı atmışlar.
******
Hikayedir uydurulan, nereden nereye uymuş bilmeyen-3
Esnek zihinleri boşa bırakmışlar. Ne sonsuz alanlar ne de sınırsız imkanlar tanımışlar onlara. Salmışlar öylece ortaya. Ne aramış sormuşlar ne de ne yaptıklarına kafa yormuşlar.
*****
Hikayedir uydurulan, nereden nereye uymuş bilmeyen-4
Birisi çıkmış demiş ki?
– Bu üç gruba farklı davranıyorsunuz. Siz haksızlık yapıyorsunuz?
Evet ilk iki gruba haksızlık yapıyoruz. Biz onlara kötülük ediyoruz.
– Hayır hayır 3. Gruba haksızlık yapıyorsunuz…
Yanılıyorsun. Diyerek açıklamaya girişmiş.
İlk 2 grup tüm onlara verilen varlıkta, yokluğa mahkum. Biz onların sınırlılığını, sınırsız besliyoruz. İşte bu yüzden ilk iki guruba haksızlık yapıyoruz.
Gel gelelim üçüncü gruba. Onlara yaptığımız iyilik şu ki, biz onlara özgürlük veriyoruz ve sınırsızlıklarına izin veriyoruz. Onların potansiyellerini sınırsız kullanmalarına bu nedenle biz olanak tanıyoruz. İşte onlar hepsinden zenginler. Biz onları fazladan kayırıyoruz.