Doğa Ana

Azrail’e verilmiş özü vardı. Söz bu ya verildiyse, tutulmalıydı. -“Söz” dedi, sana bir can borcum olsun. -Vereceğim, dedi. -Vadesinde ödeyeceğim. …. Gel zaman, git zaman… Bir tohum oldu, bir fide oldu. Yeşerdi hayat oldu. Can oldu, cana değdi. Hayat oldu, hayat verdi. Geldiği bu dünyadaki her şeyi canından çok sevdi. Onlarda, onu sevdiler. Üstelikte, canlarından…

Susarsın

Söylenecek çok şey varken, susarsın ya. Sözün, geçmediğinden. Söylenecekler, söylemekle bitmediğinden. Konuşmanın zamanı çoktan geçtiğinden. Kelimelerinin tesir etmediğini çoktan fark ettiğinden… Susarsın. Yoksa sözün gümüş, sukutun altın olduğundan değildir suskunluğun. Umudunu yitirdiğinden gerek duymazsın da, işte ondan susarsın.

İNSAN KENDİNE YAKIŞANI YAPAR

“Kişi, kendine yakışanı yapar.” Ne hoş bir söz. Sebepler, nedenler, bahaneler, koşullar… her ne olursa olsun. Öz, kendi yaptığı ile ölçülür. O zaman, yaptıklarımız ve yapmak olduklarımızı sebeplerinden arındırıp. Kendimize BİR KEZ DAHA, bu bilgiyle YENİ BAŞTAN bakalım. Bakalım, biz gerçekten iyi ve doğru insan mıyız? Bakalım, biz kendimize yakışanımı yapmaktayız? Aklımız başında kendimize bu…