Fark etmek zaman alır,
kabullenmekte öyle.
Değişmek, onun içinde zamana ihtiyaç var.
” Beklemeye zamanım yok ,
tahammülüm kalmadı daha fazla zaman kaybetmeye der”
Otuz yıl derim, kırk yıl derim…
Bu ana, bu cümleyi kurana kadar otuz yıl geçirdin.
Akıl terazinde tüm yaşamını bir kefeye, şu anını diğer kefeye koyacaksın ve bir anda her şeyi dengeye mi oturtacaksın?
– ” Bekleyeceksin ve sabredeceksin” ,
Sihir yalnız masallarda…
Yaşamaksa gerçeklerin işi.
Gerçekse, şu ana derin bir uykuda olduğun ve yeni uyandığın.
Hiç tanımadığın, bilmediğin bir yerde.
Soracaksın kendine;
Sen mi farklı bakıyorsun yoksa her şey gerçekten farklımı?
Kendini yabancı hissedeceksin.
Önce diğerlerine ve sonrada kendine…
Bu iş böyle, değişmek kendini değiştirmek.
Anlamak ve anlamlandırmak böyle.
********
Öncesinde, bu uyanışın çok öncesinde ;
– Ret edeceksin,
– kabullenmeyeceksin,
– sonra unutmak isteyeceksin,
– olmadığını varsayacaksın,
– bekleyince geçecek diyeceksin.
….Bekleyecek, bekleyeceksin…
– Elindeki zamanı tüketirken kendini; işine , bilgisayar oyunlarına, gezmelere, eğlenceye ,ibadete, hobilere vereceksin .
– Kendi hayatını kontrol etmezken, kaderden insafını dileyerek kendiliğinden olmasını bekleyeceksin.
– Saatlerini , günlerini ,haftalarını , aylarını ve sonra yıllarını harcayacak ve reddettiğin, görmek istemediğinle koca bir yaşamı tükettikten sonra beklemeye tahammülüm yok diyerek karşımda yada bir başkasının karşısında duracaksın.
“Acelem var. Hemen hayatımda kaybettiklerimi almak zorundayım” diyeceksin.
********
Ve şimdi;
* Tekrar başlamak için,
* takılıp kaldığını aşmak,
* eksik bıraktığını tamamlamak,
* yanlış olanı ortadan kaldırmak,
* anlamlandıramadıklarının anlamını çözmek,
* kendi yolunu yeniden çizmek için
şimdi küçük bir ateş yaktın.
Bu ateşi beslemek, büyütmek gerek.
Bu ateşle yakılması gerekenler, bu ateşle aydınlanması gerekenler var.
Bu ateşe yakın dursan yanacak, uzak kalsan üşüyeceksin.
İşte, püf noktası burada. Bu ateşi beslerken doğru mesafede durmasını da başaracaksın.
Sönmesine izin vermeyeceksin.
******
Ya sonrasında bundan şüphe duyarsan veya en başından vaz geçersen ne olacak?
Belki tekrar bir on yıl, bir yirmi yıl, bir otuz yıllık uykuya daha dalacak.
Bu sefer o uykudan uyanamayacaksın da.
Uyansan, zamanım yok diyemeyeceksin.
Çünkü, işte o zaman gerçekten zamanın olmayacak.
+ Çözmen gerek sorunların sahipleri orada olmayacak,
+ keşke yapsaydım diyeceklerini yapmamış ,
+ yapmasaydım diyeceklerini yapmış ve köprünün diğer tarafına çoktan geçmiş olacaksın belki de.
” Hayat bir günmüş o da bugünmüş ” cümlesini duymuştum, diyeceksin kendine.
Binlerce bu günü geride bırakmış, bir tek bugünün olduğunu işte o gün anlayacaksın.
– Başlamak için bir gün o da bugün,
– Değişmek için bir gün o da bugün,
– Çözmek için bir gün o da bugün,
– Çalışmak için bir gün o da bugün,
– Sevmek için bir gün o da bugün,
– Yaşamak için bir gün o da bugün,
Zamanın var, başlamak için zamanın var.
İşte o gün de tam olarak bugün.