Bazı yolculuklar o kadar uzundur ki, varmak, tamamlamak, bitirmek, ulaşmak hayal dahi edilmez. Tek olayları vardır. Oda, yol almak ve ileriye doğru durmadan devam etmektir.
Hani “Görüş mesafesi” denen bir mevhum vardır ya. Sisli havalarda 1-2 mt ye kadar düşer, açık havalarda birkaç km’ ye kadar çıkar.
Anlık ve gün içince varılabilecek yerlerin karşılığı olan…
Görebildiğine, güven içinde gitme hızını belirleyebildiğimiz görüş mesafelerimizden daha uzak mesafeler vardır. Bu mesafeler biliş mesafelerimizdir. Bildiğimiz tanımladığımız ve varmak için yola çıktığımız mesafelerdir. Gidiş yolları, gidiş araçları ve tahmini varış süreleri tanımlanmış önceden gidilmiş ya da gitmiş olanların rivayetlerinde yer almış mesafelerdir.
Bunların ötesinde,
Kaşifler vardır, seyyahlar vardır, abdallar vardır. Yolcular vardır birde. Onlar gidilmemiş, tanımlanmış, keşfedilmemiş, kendilerini çağıran ama neden gitmeleri gerektiğini bilmedikleri, sadece gitmek zorunda olduklarından emin oldukları yolculukların insanlarıdır.
İşte onlar, kendilerini çağıran yolculukların seslerine kulak kabartanlardır.