(Yazar Yorumu; Yazımız biraz ağır veya ütopik gözükebilir. Bu tarz yazılara ilgisi olanların dikkatine yazılmış bir yazı olarak değerlendirilmesi dileğiyle)
Herkes diğer, herkesin kendisi gibi -normal düşünebilir olduğunu- düşünüyorken.
Yine aynı herkes, diğer herkesten -daha iyi düşünebildiğine inanmaya- devam ediyor.
Tezat şurada ki.
Diğerinin düşünemeyecek olduğunu, düşünemedim demek bir çıkışken.
Diğerinin düşünemiyor oluşundan fayda sağlamaya çalışmak da kişinin kendi üstünlük kurgusunu oluşturuyor.
İşine geldiği gibilerin arasından görülebilen, herkes için işine gelen kadar oluyor ki.
Bu noktada; zayıflar, mazlumlar, acizler mağdur olmak için küçük balıklara dönüşüyor.
Düşünebilenlerin besin zincirinde kendilerini üstte görüp, yine kendilerine hak gördükleri kadarının yanında ve aynı zamanda düşünemedikleri kısmı onları da aynı kurgunun bir yerlerinde yem yapmaya yetiyor.
Özetle, mağduriyet oluşturmuşların, mağdur olduklarındaki veryansınları… kendilerini göremeyişlerinde devam ediyor.
Gücü yeten yetene, bu dünyanın kuralı.
Gücün kullanımında, dengeleri değiştiren durumların karşısında yaşanılan şaşkınlıklarda günümüz dünyasının bir başka oyunu.
21. yüzyıl yeni her şeyin yeni baştan şekilleneceği bir yüzyıl kanımca.
Bilinen ve tanımlanan tüm dengelerin testleri sürüyor.
Ülkeler, topluluklar, toplumlar ve bireyler kendilerini ve diğerlerini tartıyor.
Piramitlerin en altındakiler aranıyor.
Onlar bulunduğunda piramitler de daha üstlerin yeniden belli olacağı yeni yüzyılın yeni piramitleri oluşacak.
İnsanlar birbirini,
Gruplar birbirini,
Ülkeler birbirini test ediyor.
Ekonomisini, bilgisini, sabrını, dayanıklılığını, gücünü ve psikolojisini.
Yeni yüzyıl başladı.
Çağ bilgi çağı, evet öyle.
Bilginin, gücü yeniden yapılandırmaya yetip yetmediğini test edildiği güçlerin savaşı.
Bu bireysel, ekonomik, sosyal ve kültürel çatışmalar olarak günlük yaşantımızda hissediliyor.
Daha büyük çaplardan bakıldığında dünya haritaları, göçler ve parçalanmış ülkeler bunun göstergesi. Ekonomik üstünlükler ile sermayenin dolaşımından yeniden şekillenmekte olan bu oluşum izlenebiliyor.
Uygulanan sistem oldukça basit.
Önce, kaos. Sonra, yeni bir düzen.
Filmlerde izlediğimiz ve hayal ürünü kabul etiğimiz tüm bilimkurgu aksiyonlarının senaryolarıda bu kurguların düşünce izleriyle dolu değil mi ?
Cevaplar aranıyor,
Daha iyi düşünebildiğine inananlar, küçük balıklarını arıyor.
İnsan ve insanın kurgulayabildiği toplam düzeninde biri de bir, bini de birken yaptıklarının niyet ve beklentileri de boyutları değişse bile birbirinin aynısı oluyor aslında.
Stratejistler yeni yüzyıl insanlığının küresel boyutlarını izlerken, bizler bireysel yansımalarını gözlemleyerek bireylerin yaşamlarına oluşan etkileri düzenlemeye çalışıyoruz.
Tek tek balıkları suya bırakmaya çalışanlar bir yanda uğraşırken.
Ağlar dolusu balığı sudan çekenler diğer bir yanda denizleri harmanlamaya devam ediyor.
20. Yüzyılın aydınlığına ve umut dolu yıllarına baktığımızda küresel anlamda 21. Yüzyılın ortaçağı hatırlatan zihniyetinin başka bir anlamı olamayacağını rahatlıkla görmek mümkün oluyor.
Bu yüzyılda bilgi artıyor.
Bilginin cahili daha da bir tehlikeli olurken.
Bilgi, bilgiyi Ares için kullananların Hadese şükranlarını sunuşlarını izliyor.