Yaşını almış sona yaklaşmışların nefesi esti üstümden,
kurumuş derilerin kokusuna,
küflü eşyaların nemi eklendi.
Sona gelmiş düzlüklerin, bitmek bilmeyen- gitmek bilmeyen adımlarını atar gibi hissettim.
Sızlayan her kasıma, ağrıyan birkaç kemiğin eklendiği adımları atmak için zorladım kendimi.
Sona yaklaşmanın, sondan ölesiye korkmanın acısı değildi hissettiğim.
Biriktirdiğim koca bir yaşamı bırakamamanın acısıydı yaşadığım.
Doyamamak kadar zordu, doyasıya yaşamak.
Bağlanmak, bağlanmamak kadar vazgeçilmezdi.
Can tatlı değildi aslında.
Yaşamak tatlıydı.
Yaşamış olmak ve ondan keyif almış olmaktı güzel olan.
Sevdiğinden ayrılmak gibiydi, ondan vazgeçiş.
O sevmese de, o görmese de yakın olmayı istemek gibiydi.