Yarım bıraktıklarımızın ağırlığı omzumuzda yaşarız.
Neden peki yarım bırakırız?
Neden olmasın,
bizi geçmişe,
bizi hayata,
bizi insanlara bağlayan, yarım kalmışlıklarımız değil mi?
O yarım kalmışlıklar tutmuyor mu bizi.
Ölümden bile onlarla korunmuyor muyuz. Yarım bırakıp gitmemek için hayata onlarla tutunmuyor muyuz?
“Çocuklar kendini kurtarmadan, ölemem bile” demiyor muyuz?
Doğru soru; Kopamamak mı, kopmamak için kendimizi yarım kalmışlıklarla geçmişimize bağlamak mı?
Geri dönebilmek için, tutunabilmek için, kaybolmamak için…
Değişimden korktuğumuzdan, Bilmediklerimiz bizi ürküttüğü için…
Geri dönmek zorunda kalırsak bir sebebe ihtiyacımız olduğundan…
Alışkanlıktan belki de.
İşte tüm bu yarım bırakışlarımız.