Umut olduğunu bilmesi yeterliydi.
Umut varsa gerisi kolaydı.
İz süren bir avcı gibi, sabırla gözükmezin içerisinde yolunu bulmaya çalıştı.
Orada olduğunu bildiğini aradı.
Havayı kokladı, yakınlığını hissetmek için.
Artıklarına dokundu parmaklarıyla. Sıcaklığını hissetmeye çalıştı, ne kadar süre önce orada olduğunu anlamak için.
Kulağını sert toprağa dayadı. Trenin gelişini raylardan duymaya çalışan kızıl derili gibi.
Peşinden gitti umudun…
Yılmadan, yorulmadan ve bir dakika olsun durmadan.
Bir kez varlığından emin olmuştu, umudun.
Peşini bırakmazdı.
Bundan sonra gerisi kolaydı.