Hayatı, yaptığı işi, iletişimlerini, görevlerini, sorumluluklarını
-eksik ve baştan savma,
-olduğu kadar,
-göç yolda düzelir gibi yaklaşımlarla
sahiplenenlerin tükettiği her şey için;
diğerleri ve kendileri yalnızlaştı.
Sözlerin yalan, işlerin yalan, insanların yalan olduğu…
tek gerçeğin kendi yapabildiğinden ve elinden gelenden ibaret olduğundan başka çıkar yolu kalmayan herkes…
Bunu kendisinden ve kendisinden tüketenlerden öğrendi.
Kimse, kimseye sırtını dönemez hale geldiğinde. İnsanlar, bir birlerine olan inançları kaybetti. Ve yine onların hepsi korku dolu bir yaşama hapsoldu.
• Bugün kim ki, on yerden referans almadan bir usta çalıştıramaz olduysa,
• Bugün kim ki, elli kişiye sormadan bir hizmet alamaz hale geldiyse,
• Bu gün kim ki pek çok meslek ve bilim dalına olan güvenlerini kaybettiyse,
• Bugün kim ki yapacağı her ticarette kandırılacakmış korkusundaysa….
Tüketilmiş, tükenmişliği yaşıyor demektir.
Tükenmiş meslekler, tükenmiş güvenler, tükenmiş alternatiflerin arasında azalarak çoğalan şehirlerde, içine kapanmanın ve geri çekilmenin değişik süreçlerini yaşayan insanların sayısı giderek artmakta.
Yaşamaktan korkmak, hayata güvenle entegre olamamak, her hareketinde ardını kollamak doğal bir hal aldı.
Sanırsınız ki dışarısı, tarih öncesi çağlardaki gibi vahşi dinozorlar ve korkunç canavarlar var.
Yok tabi…
Bizden tüketilmiş ve bizim tüketmiş olduklarımızdan, en değerli olanlarından birisinin yokluğunu ve yoksunluğunu yaşıyoruz.
Buda başkalarına olan güven ve inanç.