Kimseye karşı değil.
Hayata karşı borçlusun.
Ben de senin gibiyim.
Hayattan aldıklarıma bin şükür duyarak ve bir şekliyle edindiklerime geri ödeme olarak düşünüp, kendi sayfamda yazıyorum.
Bilginin sadakasını, deneyimin rüşvetini, topladıklarımın ödemesini yapmanın güzel bir yolu.
Akmak zorunda enerji, sahip olunmuş olan dönmek zorunda bir devir-daimde, hiçbir şey depolanıp da atıl kalmamalı bir ömürde.
Süreklilik için bu gerekli.
Bu aslında büyümenin de yolu. İnsan yalnızca alarak, biriktirerek büyüyemiyor. Verirken de büyüyor. Verdiklerinden boşalan yere, çok daha fazlası sığıyor.
Her gün, her gelen, her çalışma bir şeyler katarken. Kendimden verdiğim gibi, bir sürü farklı bilgiyi, yaşayışı ve deneyimi kendime gerisin geriye alırken, küçük çarklar dönüyor.
Bir üstünde, bir büyüğündeki çarka birikenin gücünü enerjini imkanlarını… aktarmak lazım.
Sayısız insan tanıyıp, saymamak sayıları.
Veya
Sayıları sayıp, insanları tanımak.
Ne sayılar, ne de insanlar aslında burada önemli olan.
Önemin aslı;
Ortaya çıkan,
gözükür olan,
bilinme aşamasına gelmiş olan,
dağıtılması gereken
ve onu bulmaya ihtiyacı olanla ilgili olan kısmı.
Bir tuğla olduğunda, bir duvara dizilmek ve bir bütüne uyumlu olmak zorundasın.
Bir amacın var.
Bir nedenin var.
O da gerekli olduğun, kapladığın alan ve taşıdığın yük kadar.
Ve tuğlaysan eğer, sende o duvarda olmalısın.
Tek başına, kenarda atılmış, üst üste yığılmış, harçlarla bütüne bağlanıp dahil olmamış durmamalısın.
Bir anlamın olmalı, bir nedenin ve kapladığın yerle birlikte, taşıdığın bir de bina olmalı.