Tavır ve hazım sorunu vardı.
Sakin ve en saygılı gördüğüne baktı ve” seni koltuğumun oturma yerinin üzerine gelen yerime takmıyorum” bakışı attı.
Bir de üstüne üstlük, elinin tersiyle bir hareket yapıp ters bir cümle attı.
Sanki tüm ezikliğinin acısını ezebileceğini düşündüğü, en naif insandan çıkartmalıydı.
……
Tokat yemişçesine irkilen, yeniden doğmuşçasına dirildi.
“Canım benim”
diyerek başladığı cümlede onu küçümsedi.
Bu cümle ile onu başlı başına ezdi.
Haddini ve saygısızlığını fark ettiğini ona bildirdi..
“Canım benim, bak o nasıl olurmuş anlatayım sana”, derken sesindeki öfke ve tehditvari ifade yankılandı. Bakışlarındaki ateşlenmiş çıldırış oda da yankılandı.
…..
Basmıştı damarına, hak etmişti. Ciddiye almadığı ve ukelalalık yapmak istediğinde bu sefer sert kaya çatmıştı.
Canım benim, ile sallandı onu.
Saldırısının karşılıksız kalmayacağını böylece anladı.
…..
Bir dünya yaşarken, bir başka dünya ile karşılaşırız.
Her insan bir dünyadır.
Ama bir başka dünyadır.
Bizden ilintisiz ve kendi başına bir insandır.
…..
Hayatla, insanlarla ve kendimizle olan meselelerimizi ilgisiz ve alakasız insanlar ile çözemeyiz.
Açmazlarımızın bedellerini rasgele birisine ödetemeyiz.