Her Akşamın Sabahında Yeniden Doğsam
İşte bu kafa, ayık bir kafa değildir. Aynı sabaha doğan, aynı geceye yatar. Acı da olsa deneyimlerimiz bizi farklı yapar.
İşte bu kafa, ayık bir kafa değildir. Aynı sabaha doğan, aynı geceye yatar. Acı da olsa deneyimlerimiz bizi farklı yapar.
Kovboy filmlerinde iz sürücü atın üzerindeki kovboya döner ve – yağmur başladı. Bütün izler silindi. Kaybettik, izini süremeyiz artık. Derdi. Güneş var şimdi. Güneş yakıyor, yaz mevsimi de yananları süpürüyor. Kışların karanlık hüzünlerini, depresif düşünceleri, evlere hapis saatleri. Belki de mevsim bundan değişiyor. Biz değişelim, biz değişen mevsimle yenilenelim istiyor. Güneş kışın izlerini siliyor. Yağmur…
Dedik ya, bahar yenilenme zamanı. Bakımına başladığım bahçemin, taze çiçekler için toprağı kabartma işlememi neredeyse tamam. Emeksiz yemek yok. Seyrine doyamayacağım bir bahçe hayalini kuruyorsam eğer. Yapmam gerekenler var. Yapmalıyım. Sadece istemek ve dilemek yetmez. Beraberinde yapmamız gerekenleri de yapmamız gerekir. Sır çalışmaktır, sır zamanlamadır, Sır istemektir, Sırrı bunu sevmektir.
Ateşin başında bitmeye çalışan bir haftasonunu bırakmıyoruz. Uzayabildiği kadar uzasın. Dinlenebildiğimiz kadar dinlenelim.
Bu koyun sularını durgun görüp sığınacak bir liman zannetme. Durgun sularının da, huzurlu kıyılarına yanaşanların da, iskele de onları karşılayan balıkçıya baktıklarında bilmesi gerekenler var. Bu koyun onun olduğunu. Devamın da bilinmesi gerekenler var. Bir misafir olduğunu. Bir de zamanı gelince tekrar denizlere açılacağın. Bu koy, Dinlenmek, soluklanmak ve neye sahip olunması gerektiğini öğrenmek için…