Zenginliği Belirleyen

Hep deriz ya; Zenginliğimizi belirleyen, sahip olduklarımız değildir. İhtiyaç duyduklarımızdır. İşte bu yüzde, çoğu şey sahip olunması mecburmuş gibi sunulur. ” Herkeste var, siz de yok mu?” ” En yüksek teknoloji, geride kalmayın” ” Siz en iyisine layıksınız” ” Kendinize değer verin ve önceliklerinizden vazgeçmeyin ” ” Geriye dönüp baktığınızda çok üzüleceksiniz, kendinize layık görmedikleriniz…

İyi, Kötü

Dünyadaki insanlar iyiler ve kötüler olarak ayrılmaz. Bunlar mevcutların en kücük yüzdesidir. En büyük kısmını; Kötülük yapanlar, hem de iyi oldukları halde. İyilik yapanlar, hem de kötü oldukları halde. Bir de herşeye karşı, umursamaz insanlardan oluşturur. Aslına bakarsanız, gruplarla tanımlamak imkansızdır insanları. Güvende hissetmek ve sırtını dayamak istedikleriniz, genellikle sandığınız kişiler değildir. Aslında kendi başınasınızdır.

Affedemediğimiz Birisi

Affetmediğimiz birisine, anlayış gösteremeyiz. Anlayış göstermediğimiz birisine, yakın hissedemeyiz. Yakın hissedetmediğimiz birisine, sevgi duyamayız. O zaman elimizde kalan duygular; – İntikam, – Cezalandırma, – Bedel ödetme, – Çatışma, – Gerilim, – Tahammülsüzlük, – Nefret, – Hatalı bağlanma, – Yarım kalmışlık, gibi bizi yok edici duygular olur.

Nefes Alalım

Nefes alalım. Ciğerlerimizin en ücra köşesine kadar hava dolduralım. Sonra onu sonuna kadar boşaltalım. Hepsi bittiğinde, anlayacağız. İçimize ne kadar çok hava aldığımızın bir önemi yok. Tek önemli olan şey, devam edebiliyor olmak. Almak ve vermek. Bunu, durmadan sürdürebilmek. Yani dostum, yola devam edebilmek. Yaşamak dediğimiz bu değil mi? Devam edebiliyor olmak.