Yine mi
YINE MI KIYIYA VURDUN?.. VURURSUN TABI, GIDECEK BIR LIMANIN YOKSA HER FIRTINADA SAVRULUR, KIYIYA VURURSUN TABI
YINE MI KIYIYA VURDUN?.. VURURSUN TABI, GIDECEK BIR LIMANIN YOKSA HER FIRTINADA SAVRULUR, KIYIYA VURURSUN TABI
Tüm enerjisini, Kendisine Gelişimine, Hesaplaşma ve yüzleşmesine, Yolunu çizmeye, Varolmaya, Tamamlanmaya, Adamayan her kişi kendi yetersiz ve eksikli varlığını görmemek için kendi dışındaki kişi ve durumlara dikkatini ve negatif enerjisini yönlendirmek zorundadır.
Akıl vermek gibi olmasın da, azıcık vereceğim. Hayatın içine hiç girmeden, az görüp, az yaşayıp çok konuşan insanlar vardır. Bazı konular vardır ki, sadece yaşayanlar bilir. Bu insanlar; bilirmiş gibi, anlarmış gibi yapanlara çok kızarlar. Ahkam kesenlere tahammül edemezler. İnsan herşeyi yaşayamaz, herşeyi bilemez. Anlatmak istediğim bu da değildir. Bu insanların tek dertleri görülmek, dinlenilmek…
CANLI VE YAŞAYAN BIR HAYAT BULUN. -BULDUNUZ MU? ALIN ONUN ELINDEN. -NE KALDI GERIYE? ATIN ONU ÇÖPE GITSIN. Sevdiklerimizin, sevdiğimiz özelliklerini yok ederiz. Maksak, kimse onu benim gördüğüm gibi görmesin. Kimse onu benim gibi sevmesin. Ellerinden alırız da, Geriye kalanı biz de sevemeyiz artık. Ondaki sevdiğimiz herşey çoktan gitmiştir.
Yağlı saçlarından dökülen damlalardan çıkmıyordu o koku. Sıvanmış kirle, kararmış yüzünden anlaşılmıyordu zaten hamle yapıp sarılacağı. Ne zamandı sırıl-sıklan olmuş göğüs kafesimde hissettiğim ıslaklık. Tüm bu kucaklaşmanın hissettirdiği, kirli bir yakınlık. Öz bakımdan bahsediyoruz tabi ki. Kendine, saygı duyan insandan. Başkalarına, saygı duyan insandan. Yaz ya… Çöl sıcakları var ya… Hani toplu taşıtlarda insanlar birbirine…
Benim bir felsefem var. Felsefen yoksa, boşsun ve savrulursun. Bir felsefen varsa, katısın ve saplantılısın. Felsefe üretebiliyorsan, yerli yerince bilincin açık ve farkındasın. İşte mesele tam da burada kitlenir. En başında… Tam da “Benim bir felsefem var” da 😁
Kovboy filmlerinde iz sürücü atın üzerindeki kovboya döner ve – yağmur başladı. Bütün izler silindi. Kaybettik, izini süremeyiz artık. Derdi. Güneş var şimdi. Güneş yakıyor, yaz mevsimi de yananları süpürüyor. Kışların karanlık hüzünlerini, depresif düşünceleri, evlere hapis saatleri. Belki de mevsim bundan değişiyor. Biz değişelim, biz değişen mevsimle yenilenelim istiyor. Güneş kışın izlerini siliyor. Yağmur…
İnsan unutur. Dikkat etmeyi unutur. Özen göstermeyi unutur. Sevgisini göstermeyi unutur. Çok ara verirse birisini sevmeye, onu sevmesini bile unutur. İlginizi canlı, sevginizi ayakta tutun. Elinizde bundan değerli başka ne var ki.
Yaşanmışlıkların yokluğu, varlığına delildir. Kaybetmek, yokluk olmaz bu yüzden. Kaybetmek, koparılmak olur. Yok, yoktan beslenir. Kopan, senden beslenir. Her giden senden birşeyler götürür.
Hani hayat bir serüvendi! Çok uzun yıllar oldu bu duyguyu merkezimize almayalı. Serüven, Hani başrolünü oynadığın. Maceradan maceraya koştuğun. İçinde özgürlüğü keşfetme heyecanını barındıran. Ardına bakmadığın ve önünün arkasını fazla düşünmediğin. Pozitif iyimserliğin zirvede olduğu. Dünyanın parmaklarımızın ucunda gibi gözüktüğü. Hayal edebilmenin yapabilmek için yeterli olduğu. Sınırsızca ve kendimizle ilgili sadece. Düzen, kimsenin başrol olmadığı.…