Sen Sev Evladını
Sevgiye doymamış, sevilmeye doyurulmamış çocukların açlığındaki bir dünyaya merhaba de. Bu sabah yine o dünyaya uyandın. Yarın yine o dünyaya uyanacaksın. Sen sev evladını. Öyle bir sev ki, o bir başka dünyaya uyansın.
Sevgiye doymamış, sevilmeye doyurulmamış çocukların açlığındaki bir dünyaya merhaba de. Bu sabah yine o dünyaya uyandın. Yarın yine o dünyaya uyanacaksın. Sen sev evladını. Öyle bir sev ki, o bir başka dünyaya uyansın.
Herkes suçluyu, düşmanı ve nedeni dışarıda arıyor. Kendi başı çekmişken, en büyük düşmanlığı kendi kendine defalarca etmişken hemde. “Kendini sev “kültü var ya hani. Künt anlaşılıyor belki de… Kendini sevmek kendini güçlendirecek, mutlu edecek, geliştirecek eylemlemlerden geçer. Sorumluluğumuzu almakta kendini sevmenin bir parçasıdır, Okumakta, Çalışmakta, Farkındalık yüklenmekte, Bedel ödemekte, Karar almakta … Özü kendimize bir…
Camın kenarında boş bir koltuk durur. Bir yastık ve boş bir koltuk. Diğer koltuğa bakar yüzü. Karşısında bir koltuk daha durur. Onun yönü camdan dışarı doğrudur. Oturur o koltuğa ve yolunu bekler. Bekler ki, gelsin. Gelsin ki, koltuğuna otursun. Otursun ki, gözlerine baksın Ondan ki, o koltuk öbürüne bakar. Sırf bu yüzden öbür koltuk, camlarda…
İnsanın bileşenleri et, kemik,toprak ve sudan ibaret ise; Sıradan olan bir nesneye ulaşırız. Yok!.. İnsanın bileşenlerinin aslını, Yaratıcının ona kendinden sunduğu, bir parça sonsuz kaynak enerjiden oluştuğunu kabul eder isek de; Ruh, kimlik ve varlık önemli hale gelir. Bu nedenle kendini sev denmiştir, “Yaratandan dolayı.” Bu nedenden başkalarını sev denmiştir. “Yaratandan dolayı.”
Adam demiş, Çocuk demiş, Ev demiş… Aş demiş, İş demiş, Gel benimle uğraş demiş… Bil demiş, Konuştuğun kim unutma, eş demiş. Say demiş, Güven demiş, Sev demiş de , bunları hep bil demiş. Eş olmak, eşli olmak, evli olmak bunlar yoksa peki ne?, demiş… Bir yastık uzatmış, Bir yastıkta uzanmış. Birlikte bir ömürce yol almış.…