Sevmek İçin Geldim Dünyaya

Sevmek için geldim bu dünyaya. Seni, sevmek için. Aradım seni. İnan ki çok aradım. Ararken sevdim. Çiçeği sevdim, gündüzü sevdim, insanı sevdim, yaşamayı sevdim. Çünkü, sevmek için geldim bu dünyaya. Seni bulana kadar, gördüğüm dokunduğum her şeyi sevdim. Bir gün bulduğumda seni, Belki bulmakta geç kaldım, Belki de daha fazla sevgiyle yola çıkmalıydım.

Tamamen

“Tamamen” kelimesi kadar bir şeyi kapsayan, bir başka kelime bulmak istedim. Tamamen kelimesi olasılıkların tümünü boşluksuz olarak kapladı ve kuşattı. Hiçbir olasılığın olmadığı durumdan kurtaramadım diğerlerini. Tamamen, boyun eğdim. Oysa bir başka olasılığın umuduna ihtiyaç duyabilirdim bir gün. Tamamen çaresiz kalmak istememiştim ki. Sadece biraz daha fazla emin olmak istemiştim. Artık “tamamen”’in hükmü altına girdim.…

Zihin Naıl Esner?

Önyargısız olmak öğrenmeyi ve tanımayı kolaylaştıran esnek düşünebilme yeteneğidir. Olumlu ya da olumsuz olsun, önyargılarımız bizi zorlar. Bunun sebebi bir kez yerleşmiş ve öğrenilmiş algıların sabitlenmesi ve kendine kalıcı yer yapmasıdır. İnsan bildiğinden başka bir şeyi kolaylıkla öğrenmez. Sorun bilmek değil önyargılarla katılaşan kimliğin sabitlenmesidir. Esnek bir zihinde bilgi sadece açlık doğurur. Eksik olanın farkına…

Doldurmuş

Bileğlenmiş kendi kendine… Birisi doldurmuş ya da kendine tekrar ederken dolmuş. Gerilmiş gerim-gerim. Kızmış homur-homur. Yargılamış ve çoktan suçlu bulmuş içinde. Önyargı tutanakları tutulmuş, kalemler kırılmış. Kararlar çoktan alınmış. Açıklamak için suçlu beklenmekte.

Bahaneler

Sürekli bahaneler uydurmakla suçladığımız bir insan. Sürekli suçladığımız ve bahane üretmek zorunda bıraktığımız insandır. Kontrolcü kimlikler ya da mükemmeliyetçi kişilerin kendileri için belirledikleri düşük tolerans seviyesi çevresindeki aynı kişilik yapısında olmayan kişiler içinde aynı standartlarda işlem görür. Bunun devamı aslında oldukça belirgindir. Memnuniyetsizlik, Eleştiri, Suçlama, Yargılama, Onaylardaki pintilik, …

Yorgun

Hani bazen öyle bir yorgun hissedersin ki, boş mezar bulsan girip uzanacaksındır. Kasların ve kemiklerin bile acımaz, acımaya mecali olmaz. Gözlerin sabahı bildiğinden açılır da için, için-için uyumaya devam eder. İstemezsin kimseyi, istemezsin görmeyi. Kimseyi istersin de, kimse senden bir şey istemesin istersin. Unutursun yemeyi, hatırlarsın sonra da boğazın düğüm-düğüm geçmez lokmalar. Önce gündüz bitsin…