BİR BAŞKA ŞİDDET

Sabrım tükendi diyerek hızlı hızlı adımladığı odanın duvarlarının kıyısından geriye döndü. Büyük bir hışımla karşıki duvara doğru hızla adımlarını sıralayarak ilerledi. Sabrı kalmamıştı da ondan voltalamıştı tüm odayı. Halıdaki ayak izleri yol olmuş, yollundakiler duman olmuştu. Gergin adımlarının önüne kimseler durmamıştı da sabrının geri gelmesi ve geriliminin enerjisinin bitmesi beklenmişti. Huzursuzdu. Gergindi. Sinirliydi. Sabırsızdı. Hem…

RUH AYRI, BEDEN AYRI

Üstüme devrilmiş cesedi kenara itmekte zorlanan kendim güçsüz düştü. Bir külçe kadar ağır bedenin ağırlığından ezilmiş kendimi sıyırmak istedim, nefesim yetmedi. Tüm ağırlığında çullandı üzerime. Etten, kemikten mengeyle sıkıştırıldım. Kımıldamaya çalıştım, kurtulmaya çalıştım, taşımaya çalıştım…. Ruhumu ezen bedenimle yaşamaya çalıştım. ******** Bir virüs gibi sindi üstüme. Çekmeye çevirmeye beni yönetmeye çalıştı. Küçümsedi sınırlarımı, Küçümsedi geçici…

DANIŞMAN

Çıkar yol bulamadığında, Çıkan yolu ıska geçtiğinde, Çıkışın son sapağını kaçırdığında, Kestirme yolların çıkmazlarında tıkandığında, Navigasyonunun yol gözüken yönünde ekin tarlasının önünde durduğunda, Biten telefon şarjında, adreslerin telefonunda kaldığı anında. Gözlerin birini arar. Birine sormak, yolunu bulmak ihtiyaç olur. Danışman böyle bir şeydir. Orda durup ilerden sağa dönersen çarşıya, sola dönersen karşıya geçersin, diyen birisidir…