Tartışmasız
Tartısmasız Muhtesemseniz Farkedilirsiniz.
Tartısmasız Muhtesemseniz Farkedilirsiniz.
İlhamın kaynağı nedir diye soran olur mu bana, bilmem ama cevaplayayım. İlham bir ürün. Ürün,yenilmek isteyen bir meyve ise. Bunun kaynağı ise, sonsuzlukla var olan ilham bahçesi. Bazen tutmak için sadece uzanman ve tutuman gerekir. Bazen de bir elma gibi kafana düşer. Nasıl olursa olsun, nihani bir ürün olan ilhamı gördüğünde tanıman ve onu yemek…
Çocuklarınızın tüm hayatları boyu yaşatmaları gereken şeyler var. Bunlardan bazıları şunlar. – Merak, – Hayal gücü, – Canlılık, – Yaşam heyecanı, – Sabır, – Sorumluluk, – Yardımseverlik, – Güven, – Sevgi, Sizin onlara vermeniz gerekenler bunlar. Gerisi… Artık üstüne ne verirseniz, size kalmış.
İşi insan olan birisinin, eğlencesi de doğa oluyor. Maksat iş ve eğlenceyi birbirinden ayırmak. Zıtlıklar, bizi dengede tutan şey. Yoksa herşey sıradanlaşır.
Figürler, insanın kopyalayacağı canlı ve yaşayan örnekler. İyi bir çalışan figürü… İyi bir insan figürü… İyi bir vatandaş figürü… İyi bir eş figürü… İyi bir aile figürü… Figürler ve kopyaları… Sonra ortaya aktivistler çıkıyor. Tüm figürlere isyan ediyor. Ben bir figür ya da kopyası değilim diyor. Ne yapacağız şimdi.
Eğer suyu programlayabilseydik ve ona şekil vermeyi başarabilseydik. Bir de ona özgün bilinç yükleyebilseydik. İşte o zaman istediği her şekile girebilirdi. İşte insanda böyledir. Onun bilincine, özgün bir biliç programı yükleyebilirsek kendine sınırsız şekil ve biçim verebilir. Bu insanın uyum yeteneğidir. Bunu kaybettiğinde katılaşır. Su gibi her şekle giremez, uyumlanamaz. Biliriz ki o noktadan sonra…
Keşiflerden hoşlanırım. O yüzden zihnimin sanrılarına, hayallerimin oyunlarına keyifle kucak açarım. Serbestçe kendilerini boşluğa bırakan düşünceleri, bir kelebek kolleksiyoncusu hassasiyetiyle tutar ve yakalarım. Aklın gücüne güvenmem. Ruhum daha iyi bilir nelerin değerli olduğunu. Elekleri gevşek bırakırım bu yüzden. İlginç olan fikirler oradan geçebilsin diye. Saçmalık… diye yorumlayanlar olur. Elektirkte, telefonda, bilgisayarda saçmalıktı, bir zamanlar ve…
Yazılarımız ne kadar ağır olmalı? sorusu benim bakış açımda , değişkendir. Her bilinç ve algı düzeyine uygun, farklı zorluklarda yazılar olmalıdır. Bunun nedeni; Her farklı alanın başı ve sonu arasındaki çizgide, herkes farklı bir yerde durur. Çok önce geçip, geride bıraktığı şeyler. Çok ileride, ulaşmak istedikleri. Ve durduğu yere tam da isabet edenler.
Ne çok, insan gördüm. Ne çok, insanın gördüğünden fazlasını gördüm. Ne çok, insanın içini gördüm. Herkes bakar. Ama gerçek şu ki, Herkes görmek için bakmaz. Çünkü; Kimse gördükleriyle, ne yapacağını tam olarak bilemez. Bir amacı olmadan, görmenin anlamsız olduğunu bilerek. İşte bu olmaz, bu böyle olmaz. O yüzden görmek için bakmaz insanlar. Belirli bir deriniğin…
İskelede duran adam, gemiden tek sıra halinde inen askerlere bir şeyler söylüyordu. ” Sen güçlüsün. Zafer kazan ve geri gel. Ben seni burada bekliyor olacağım.” ” Bunu ancak sen başarabilirsin. ” Yanına yaklaştım ve sordum. – Gerçekten hepsinin geri döneceğine inanıyor olmazsın, değil mi? Cevabı basitti. ” Onlar da biliyorlar, bunun doğru olmadığını. Ancak, benim…