Öyle Değil Aslında

Bin yoluyla tüketir kendini. Duyguları kullanır… öfkeyle, hazımsızlıkla, kıskançlıkla, nefretle, aşkla, mutsuzlukla tüketir. Bedenini kullanır… kötü beslenerek, uykuyu düzensizleştirerek, kötü alışkanlıklar edinerek, kendine dikkat etmeyerek. Yaptıklarıyla tüketir… yanlış seçimlerle, hatalarla, görmeden gelmelerin içinde, kandırmacaları uygularken. Ciddi sorunlarına basit çözümler peşinde koşanlarla konuşurken. Basit çözümlerin ciddi sorunları aşabileceğini söylerim. Lakin, Bunun olmasının koşulunun, ciddi sorunların basit…

Bir an, Bir İnsan

Mutluluk ve mutsuzluk anları fotoğraf kareleri gibi resmedilir. İçinde. Onlar için işlemez zaman. Aynı duygu, hep aynı ana ışınlar seni. Daha belirgini olana kadar, daha büyük iz bırakanı yapılana kadar. Benzer duygunlar resmedilen ana yeniden ışınlar seni. Yankılarını duyarsın içinde. Tekrarlarını yaşarsın içinde. Hatıraları olur hatırlanan. Yasları olur durmadan tekrarlanan.

Bırakıp da

Yüzleşmeden geçip gittiklerimiz, Çekmekten kaçındığımız acılarımız, Yarım kalmış hesaplarımızın her biri için geriye döneceğiz. O zaman geldiğinde… Ne kadar ilerlediğimizin, geliştiğimizin, aştığımızın ve yükseldiğimizin bir anlamı kalmayacak. Tüm bunları bir kenarda bırakarak yol alınmayacağını. Bu hayatta atlamak diye bir şeyin olmadığını öğreneceğiz. Geride bırakmanın sadece ertelemek olduğunu göreceğiz. Tamamlanmamış her şey için ödenecek bedellerimiz olacak.…

Bir Evim Olsun

Bir evim olsun, Işıkları yanan, Bacası tüten. İçinden gülüşmeler yükselsin, Çocuk sesleri yayılsın. Bir evim olsun, Koşarak gitmek istediğim. Bir evim olsun, Hep geri dönmek istediğim. ??????? Diyen, 130.000 çift bir yılda neden boşanıyor. Neden başlayan ilişkilerin büyük bir çoğunluğu kolaylıkla bitiyor. Mutsuzluk, huzursuzluk, kavgalar ve tartışmalar evlerden yayılan kahkaha seslerinin yerini nasıl oluyorda alıyor.…

Kahkaha

Hikaye bu ya, Mutlu olmanın kahkaha atmanın ayıp olduğu toplumlar varmış. Çılgınca eğlenen insanları görmek öfkeyle karşılanırmış. Yüksek sesle gelen her kahkaha susturulup kınanırmış Tahammül göstermezmiş onlara kimse. Yaramazlık, arsızlık, terbiyesizlik, saygısızlık sanılırmış o kültürde gülmek. Acıları olanlara, nispet kabul edilirmiş. Kimsenin acıları olanların acılarını hafifletmeye harcamadığı gayretin yerine, Onlar görüp de üzülmesin diye, mutlu…

Kartopu

Bir de mutsuzluk ve huzursuzluk bunu inceleyelim. Mutsuzluk genellikle dış nedenlerden, Huzursuzluk genellikle iç sebeplerden beslenir. Huzursuzlukla başkalarını mutsuz edebilme potansiyeline sahibizdir. Kendimize huzur vermeyen yanımız bizi de başkaları kadar mutsuz edebilecek kaynağa sahiptir. Bu durum, dış nedenlerin yokluğunu doldurmaya çalışan kendi katılımızdır. Yani huzursuzluk elde tutulması gereken buzdan bir kartopudur. Elinde uzun süre tutuğunda…

Mutluluk ve Tatmin

Mutluluğun sorunu, kaynağını tatminde aramaktır. Tatmin doyumsuzdur. Gerekçesi, başlaması bitmesi ve yeniden başlangıca hasret duymasından kaynaklanır. Karnımızın doyması ve acıkmamız. Ailemizin, dostlarımızın, sevgilimizin, eşimizin bizimle ilgilenmesi mutlu etmesi ve tekrar buna ihtiyaç duyuyor olmamız. Gülüp eğlenmemiz ve bir süre sonra tekrar gülüp eğlenmeye ihtiyaç duymamız. Dinlenmemiz ve yeniden dinlemek istememiz. Yani tatmin mutluluk doğurur ama…

YARIM KALMANIN SAÇMA HİKAYESİ

Bir başkasından yardım alma süreçlerinin saçma hikayesini yazayım dedim. Soru , Birisinin yardımına ihtiyacım var mı ? Olduğunda. – Fal baktırıyor ya da bakıyorsan. – Uzun yıllardır benzer hataları ve tekrarlı yapmaktan kurtulamıyorsan. – İşlerini şansa, piyangoya, vaatlere, rastlantılara bırakma gibi bir alışkanlığın varsa. – Aile, eş arkadaşlık, iş ilişkilerinde sıklıkla sorun yaşıyorsan. – Kalpten…

ACI DOLU VARLIĞIMIZ

Dünyadaki insanın yaratılışının bir acı olduğunu ve sonsuzluktan mahrumiyete bir sürgün olabileceğini düşünmek için sergilediğimiz…. Sonsuzluk beklentisine özlem ve yaşamın getirdiği acıları mutluluk, sevgi ve aşkla besleme gayretimiz. İçimizdeki mahrumiyetin öfkesini yaşamın kötülüklerine ekleyişimiz. Huzursuz kimliklerimizle, dünyaya getirdiğimiz mutsuzluk. Huzurlu ruhsal yaşamımıza, yükseleceğimizin hayali. Saçma tezat bir varlık olmak dışında biz neyiz ? Ve nasıl…

HAYATI YAKALAMAK MI ?

Kaçan şeylerin peşindekilerin işi işte o -yakalamak- eylemi. Sahiplenmeyi bilmemiş olanların derdi. Kıymetini anlamamış olanların meselesi. Elindekilerin tadını çıkartmayı atlayanların çabalaması. Anda, şu anda olamayanların, öncesinde olmamışlıklarının, gelecektede yakalayamama tehlikesinde olduklarının anlatımı -yakalmak- ya da en azından -yakalamaya çalışmak-…. Herşeyin şimdi olan olduğunu kaçırmakbir yerde. Ve aralıksız kalkan treni, durmaksızn kaçırıp durmak değil mi ?…