Kafalar Bir Dünya
Ayaklar yere sağlam basmalı. Çünkü o ayaklar bu kafaları taşımaşır. Demem o ki, Hayatlarımızı, ayaklarımız yere basarak yaşamazsak kafalarımızda yere sağlam basan düşünceler üretemez. Uçar…
Ayaklar yere sağlam basmalı. Çünkü o ayaklar bu kafaları taşımaşır. Demem o ki, Hayatlarımızı, ayaklarımız yere basarak yaşamazsak kafalarımızda yere sağlam basan düşünceler üretemez. Uçar…
Sevginin tanımı, yeri, zamanı, türü ve gerekçesi olmaz. O hayat demektir. Hayat da, sevgi demektir. Onsuz olunabilir zanneden varsa zaten yolun sonundadır.
Evlat, öyle bir şeydir ki. Eşşek de olsa sevilir. Hatalarını, eksiklerini, yanlışlarını ve zayıflıklarını görmek istemeyiz. Görmezden gelmeyi dileriz. Biliriz artı ve eksilerini. Onları iyi ve kötü tüm yanlarıyla sonsuz kabul ederiz. İşte bu kabul onları tam yapar, tamamlanma gücüne bağlı kılar. Kabulün gücünü azımsamayın. Eksikliğini de sakın azımsamayın.
Her can ve calı bize emanet. Büyük olmak bu. Küçükler, büyüklere emanet. Canlılara yapılan hıyanet, İnsanlığına ihanet.
Ölümsüz olan fedakarlıklar ve bırakılan eserlerdir. Anlatacak birilerinin, anlatacakları hikayeler olmalıdır. Masal tadında ve gerisinde izler bırakmış. Benzersiz olmalıdır, cesaret edilmeyeninden. Eşsiz olmalıdır, tüm yaşanmışlardan. Anlamlı olmalıdır, zamandan ve dönemden bağımsız.
Donmuş yağ gibi katılaşır. Hissederek ısıtmadığın her acın. Yanarak eritmediğin her derdin. Paylaşarak azaltmadığın her kederin, içinde donar. Donmuş her duygu bir kitledir. Her kitle yaşama set, mutluğa engel, sağlığına zarardır. Paylaşmak duyguyu eritmenin yollarından birisidir. Duyguyu tükenene kadar yaşamak, boğazındaki yumruyu ısıtmanın ve onu eritmenin yollarından bir tanesidir.
Ölümsüz gibi yaşıyoruz. Bilinç bilmek istemiyor ölümlü olduğunu. Bilmekten bile korkuyoruz. Düşünmek bile istemiyor, yokmuş gibi davranmaya çalışıyoruz. Kediler köpekler kuşlar ve diğer hayvanlarımız oluyor. Bir ömrümüzde biri bir yıl, bir diğeri beş yıl yaşıyor. Hadi bilemedin 10-13 yıl… Ve gidiyorlar. Ölümün olduğunu hatırlıyoruz. Doğan her yaşamın, bir de sonu olduğunu defalarca izliyoruz. Belki de…
Tüm sıkışmışlığına rağmen ana rahmindeki güvenli zamanlarına özlem duyan yavru kedimiz. Daha şimdiden geldiği dünya ile yaşadığı dünya arasında bir ikilemi yaşıyor. Alt beynimiz / ilkel kısmımız güvenlik algısında her yaşta ilk yaratılış anını özlüyor.
İnsanların gösterdikleri yüzleri, – göstermek istedikleri Ya da – kendi sandıkları veya bile bildikleri kadar olur. Her daim bir yönü ve bir yüzü daha vardır insanların. Bunun sebebi insanların kendileri gibi olamamasıdır. Kendilerini bulamayanlarla, Buna mecbur kalanları ve kendilerini kasıtlı saklayanları üst üste eklediğimizde mutlak çoğunluğa ulaşırız.
Karanlık korkularınla aydınlık yarınlara gidemezsin.