Çok mu İstedim?

Hep başkaları seni kucaklasın diye bekledin. Sevilmek istedin. İnsanlar sana anlayışlı olsunlar, bunu diledin. Korunmak ve kollanmak, görülmek ve değer bulmaktı en büyük isteğin. Birileri alkışlasın, bir başkası onaylasın. Bazıları taktir etsin, geneli hayran olsun. Eğer bir insan bu kadar fazla başkalarına ihtiyaç duyduyor ise, bu yoksunluğu asla bitmez.

Şahitler

İnsanları kendisinden daha iyi anlayacak, kedisinden daha iyi tanıyacak birileri olmalıdır. Buna şahitler deriz. Şahitlerin özelliği; Tarafsız gözle görüp, tam bir kabul ve anlayış gösterebilme kapasiteleridir. İnsanın varlığı bunlarla anlam bulur. Değişim ve gelişim bunların eşliğinde canlanır. Aslında tüm terapilerin en temelinde bu vardır.

Zihin Naıl Esner?

Önyargısız olmak öğrenmeyi ve tanımayı kolaylaştıran esnek düşünebilme yeteneğidir. Olumlu ya da olumsuz olsun, önyargılarımız bizi zorlar. Bunun sebebi bir kez yerleşmiş ve öğrenilmiş algıların sabitlenmesi ve kendine kalıcı yer yapmasıdır. İnsan bildiğinden başka bir şeyi kolaylıkla öğrenmez. Sorun bilmek değil önyargılarla katılaşan kimliğin sabitlenmesidir. Esnek bir zihinde bilgi sadece açlık doğurur. Eksik olanın farkına…

Kurbağa Prens

Kurbağa küçük göletinde mutlu mesut yaşıyordu. Güzel bir prenses suyun yanına geldi. Keyifle yüzün berrak suda yıkamak için dizlerinin üzerine çökerek suya doğru eğildi. O da ne! Kocaman Nilüfer çiçeği yaprağının üzerinde küçük, yeşil bir kurbağa… Bir çığlık, bir iğrenme oradan hızla kaçıp gitti. Küçük yeşil kurbağa derin bir Ohh çekti ve ekledi, “Çok korktum…

Ne ve Kime

Yeterlilik duygusunda hapis kalmışlara ithaf olunur ki. Vermek kavramı, alıcısıyla değer bulur. Bilgi, sevgi, yardım, destek, özveri, yakınlık… Alıcının; 🐥ihtiyacı 🐥potansiyeli 🐥kapasitesi 🐥isteği 🐥talebi 🐥kabul gücü 🐥hazmı 🐥… Yoksa verdiğinizin ne kadar değerli olduğunun hiç bir anlamı ve değeri olmaz. Hani derler ya, ” Ne söylediğim değil, karşındakinin ne kadarını anladığı önemlidir” Radyoların anteni yoksa…

Daha Değerli

Küçümsemektir hatamız. Küçük adımlarımızın büyük değişimlere varacağına inanmayız. Gözümüzde büyüttüğümüz uzak hedeflerin küçük bir adımla olabileceği fikri bizi rahatsız eder. Bunu kabul etmemiz demek, bu güne değin yapamadıklarımızla hesaplaşmak zorunda olmaktır bir yerde. Kaybettiğimiz zamanımızla, fırsatlarımızla, geçmişimizle ve gençliğimizle yüzleşmemek için, o bir adımı – o ilk adımı atmaya diretiriz.

Benzerlikler

Benzer benzeri çeker. Niyetler, insanlar, olaylar… İyi ya da kötü… Doğru ya da yanlış… Aynı olmaya gerek yoktur ki. Olabilir görmek, sempati oluşturmak, kabul edilebilir gerekçeler sunmak… Hafifletici nedenler eklemek aslında. Benzemeye başlamak eyleminde bir adım atmak, diğer adımı çağırmaktır sonuçta. Yani sessiz kalmakta suçtur. Neden uydurmakta. Gerekçe bulmakta. Benzemek için aynı olmaya gerek yoktur…

Karar, Kararsızlık

Karar konusu geçti dün arada. Kararsızlıktı aslında. Hem de karar alma becerisinde güçlü bir geçmişe sahip, cesareti ve özgüveni olan birisinde. Mevcut tanımlara aykırı oluşu dikkatimi geçti. Hemen uyandım mevzuyu. Mesele karar alamamak değildi aslında. Aldığı kararlarla birlikte, seçmediklerinden vazgeçememekti. Hepsini birden istemekte takılmıştı. Geçmişinde en doğru seçimleri yapmış olmak düşüncesiyle birlikte, bunun o zamanın…