Baslangıçda anlamazsın

Akıntı zayıftır, belli belirsiz. Gençsindir, güçlü ve dirençli. Umursamazsındır, zaman senindir ve koca bir ömür vardır önünde. … Sonra sonra akıntı hızlanır, merkeze yaklaştıkça. Girdabın merkezi dibe çeker. Başlangıcında kolayca baş edebildiğin akıntıyla, baş edemez olursun ve hızla dibe doğru sürüklenirsin. Kolayken halletmediğin meselelerinde, sonradan boğulursun. Ne akıntıdır mesele, ne de girdap. Mesele; Hafife almaktır.…

Kendine Yerin Kalmaz

İçine o kadar çok insanı, o kadar çok alırsın ki, kendine yerin kalmaz. O zaman da bırakırsın kendini. Vazgeçersin, kendinden. Vazgeçersin de; Kanatların çekmez ki sürekli havada kalmayı. Kendinde azda olsa soluklanmamayı istersin. Teller doludur, tellerdeki kuşlarla. Ne sürüden ayrılabilirsin, ne de bu kadar kalabalık bir sürüde kendine dinlenecek yer bulabilirsin sonuçta. ******* Hayatımıza aldıklarımızla…

Agresifim Ben

Agresifim… Yarama basana, hiç acımam. Agresifim… Sinirlendirilmeye, hiç gelemem.. Agresifim… Olay çıkartmaya yer ararım, Ben olaylardan ve sorunlardan beslenirim. Agresifim dedim ya üstelemeyin, sabrım yok . Bunu fark etmeyişinize dahi tahammül edemem. Neden mi agresifim? – Bir kez söyleyeceğim. iyi dinleyin. – Bu, öğrendiğim bir güç kullanımı, üstünlük aracı, – Bu, eskilerden bir yerlerden işe…

Suçluluk

Suçluluk öyle menem bir şeydir ki, Aşırı müsamağayı ve telafi etme çabasını kendine cellat eder. Çocuğunu ihmal eden anne babayı çocuğuyla Eşini ihmal etmiş olanı eşiyle, Dostuna hata etmiş olanı dostuyla test eyler. Telafi etmek, aslının yerine aslıymış gibi hissettirebilecek sonradan ve göstermelik vicdani çırpınışlar olur. Çırpınışlar çabalayana zulüm olur, telafiler gayret verilende öfke doğurur.…

KEŞKE

Keşke, gözlerimizi kapattığımızda sıkıntıların hepsi kayboluverse… Keşke, birisi zihnimizden tüm acılarımızı ve pişmanlıklarımızı söküp alıverse… Keşke, bizi kimse kırmasa ve bizimle uğraşmasa… Keşke biz olmasını istiyoruz diye istediklerimiz hemen olsa… ————————————————- Bir devekuşu, birde insan bilir… Keşke ile birlikte tüketilmiş seçenekler vardır. İnsan keşke ’ler den önceki olasılıklardan mahrum kalmasa, keşke…

İÇİMİZ YANIYOR

Bir yangının ardından, Küllerin sıcağında, Ve hala dumanları tüterken… İnsanın yüreği sızlıyor. Öncesinde ormanın havasını ciğerlerine çekip geçtiğin yollardan geçerken, bu kez yanık kokusundan ciğerlerin yanıyor. Bugün ki kumluca yangınında saat daha 17:00 iken 150 dönüm ormanınız yandı. 150 dönüm canımız yandı. Üzüldük, üzülüyoruz…

YİNE Mİ BİZ SORUMLUYUZ ?

Hiçbir şeyin kusursuz ve tam yapılmadığına inandığı ve böylesi bir hayatı yaşadığı ömründe. Kendisine yönelik eksik yarım ve baştan saymalara olağan bakabilen ve bunları kabullenebilen insanın. Kendisine yapılmasın izin verdiklerini başkalarına yapmasından daha normal ne olabilir ki. İhlal edilmiş insanların, başkalarını ihlal etmesi, Bekletilmiş insanların, başkalarını bekletmesi. Sözüne sadık olmayan insanların muhatabı olanların , sözüne…

HAYATI YAKALAMAK MI ?

Kaçan şeylerin peşindekilerin işi işte o -yakalamak- eylemi. Sahiplenmeyi bilmemiş olanların derdi. Kıymetini anlamamış olanların meselesi. Elindekilerin tadını çıkartmayı atlayanların çabalaması. Anda, şu anda olamayanların, öncesinde olmamışlıklarının, gelecektede yakalayamama tehlikesinde olduklarının anlatımı -yakalmak- ya da en azından -yakalamaya çalışmak-…. Herşeyin şimdi olan olduğunu kaçırmakbir yerde. Ve aralıksız kalkan treni, durmaksızn kaçırıp durmak değil mi ?…