İçin Dışın Bir Olsun

İçinizle dışınız bir olsun, diyorlar bize . Bazen içimiz kan ağlarken gülümseye çalışıyoruz. Tüm yorgunluğumuza rağmen enerjik, Tüm öfkemize rağmen sakin, Tümden iğrendiğimiz birine nötr, Adamdan sayılmayacak birine adammış gibi davranıyoruz. Şimdi yanlış mı yapıyoruz biz? ::::😁)))) Bu konu sanırım anlık durumlardan ziyade olduklarımız, yani tüm ömrümüzü verdiklerimizle bunların sonuçları arasındaki bir gerçeklik farkı durumu…

Gece Gibi Ol

Mevlana’nın 7 öğüdü. Bilirsiniz, bilirsiniz de hatırlamak da fayda var. 1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol, 2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol, 3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol, 4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, 5- Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol, 6- Hoşgörülükte deniz gibi ol, 7- Ya olduğun gibi…

Gibiymiş gibi Yapan

Ne çok insan aslında olmadığı bir şeymiş gibi davranıyor. Dikkatinizi çektimi sizin de? 📪Akıllılar, akılsızmış gibi yapıyor. 📫akılsızlar, akıllıymış gibi. 📪zenginler, fakirmiş gibi yapıyor. 📫fakirler, zenginmiş gibi. 📪cahiller, eğitimliymiş gibi yapıyor. 📫eğitimliler, cahilmiş gibi. 📪güçlüler, zayıfmış gibi yapıyor. 📫zayıflar, güçlü gibi. İnanmazsınız, insanmış gibi yapanını gördüm. Yine de şaşırmadım.

Nasıl Geçti?

Bitmeyecek sandığımız dertlerimiz var ya… Geçmeyecek sandığımız mutluluklarımız var ya… Hani dert üstüne dert etmiş, çilelerden yorganlar yapmıştık bahtımızı ya… Bitecek hepsi, geçecek hepsi. Tükenecek ömrümüzle birlikte. Bir film gibi son bulacak bunların hepsi. Ne filmiydi çektiğim? diyeceğiz kendi kendimize. Aşk mı, Dram mı, Macera mı, Komedi mi, Korku mu?.. Eskilerde filmlerin sonunda – Fin…

Şahit misin?

Şahit misin? Çılgınlar gibi eğlenirken bir anda durdu. Telaşla ceplerini karıştırdı. – Nerede bu? – Almış olmam lazım. Biraz daha aradı, “ Ohh, buradaymış” Cebinden bir cihaz çıkarttı. “İzle ve şahit ol bana. Bak eğleniyorum. Çılgınlar gibi hem de.” Cihazdan ses geldi. “ Şahidim sana. Çok güzelsin, çok güzel eğleniyorsun. Seni görüyorum ve seni hayranlıkla…

Tükenmeden Önce Azalırız

Tükenmeden önce azalırız. Gücümüz azalır. Sabrımız, heyecanımız, zamanımız, merakımız, beklentimiz azalır. Sonra inancımız güneşte kalmış tereyağ gibi erir üzerimize sıvanır. Tükeniriz, Yanan kibrit gibi… Mum gibi… Bir kalıp buzmuş gibi. Tükenmeyi bedenselliğimizden, duygusallığımızdan, anlamı yaptıklarımda aradığımızdan ve bunların hepsini bizim sayemizde olduğuna inandığımızdan yaşarız. Varlığımız için yaptıklarımızın ödemesini varlığımızdan yaparız. İşin özü yaşamak eylemini Ruhsal…

Problemler

Evhamlar, Hatalar, Sorunlar, Rahatsızlıklar, Hastalıklar… Olarak ayrılan gündelik problemlerimizi birbirinden ayıramadığımız içindir. Hepsine hastalık gözüyle bakmaya çalışırız. Hastalık olmasının güzel yanı. Bizimle alakası olmayışıdır. Bizden kaynaklanmadığı için çözümü de bizimle değildir. İşte böyle yalandan kendimizi kandırırız. Ve bizi kandırmaları için insanlar tutarız.