Öfkenin Ateşinde

Elini savurduğu gibi, rüzgarından yıkıldı hizasındaki. Bakışlarıyla delip geçtiği delikten, duvardaki yanık izi görüldü. Dilini şaklatıp savurduğu kelimeler, kırbaç oldu da sırtında patladı. Elini bile sürmeden, tarifsiz acılar yaşattı ona. Pişman etti. Doğduğuna, sorduğuna, olduğuna, yaptığına ve yapmadığına. Pişman oldu. Başladı ondan af dilemeye. Yalvardı, yalvardı… Yalvarışları, alevin sıcağında bir kalıp tereyağı gibi eriyip toprağa…

Yalancıktan Rüyalar

Sayısız rüya, gecelerime hücum ediyor. Kim bilir belki benim, belki de başka İnsanların yükselmiş düşünceleri bir acayip hayal dünyasında şekil buluyor. Onlar adına gördüklerim, kendi adıma gördüğüm onlarla karışıp gidiyor. Gerçeğin yansıması, yansımanın gerçek sanılışı kadar diğerinden ayrılmaz. Ve, Yanılsamaların, yanıltan oyunlarının çocuk bahçesindeki rüyalar. Bir de, Uyanık insanların derin uyuyuşlarındaki yalandan yaşanmış zamanlar.

Açıklanamaz

Açıklanamaz olanların, bir açıklaması var. Açıklanamaz olmasının bir neden var. Bunu bilmeyenlerin de, bundan çok daha fazla sebebi var. Bilgi serbest dolaşır. Bilgi erişime açıktır. Bilgi onu yorumlayacak kapasiteye gelinene kadar ortada, orada bekler. Bilgi bize gelmez sonuçta. O hep oradadır. Sadece biz ona ulaşabilecek düzeye çıkarız. Ne kadar yaklaşırsak o kadar fazla nedene, sebebe…

Kusurlu Olma Hakkı

Bir şeyleri aşmış, çoktan geçmiş olmak… Her şeyi aşmak, tümden ve çoktan oralardan geçmiş olmak demek değil. Aştıkların, aşabileceklerinin teminatı, Ama aşacağının kesinliğinin ve şimdi olacağının da garantisi değil. Bir yerde, mükemmel olmak… Bir başka yerde kusurlu olma hakkına ise hiçbir zaman engel değil.

Hizmet

Hizmet etmek kavramındaki hizmetkar, Hizmeti / kendisi ve hizmet ettiği arasındaki bağlantıya, varlık değeri ve anlamını yerleştirir. Varlık değeri ne kadar düşük ise hizmeti o derece, hizmet ettiği de bir o kadar bilinçsiz ve değersizdir. Varlık değeri yükseldikçe hizmetinin anlamı daha kutsal bir anlama kavuşur. Bu yüzden Güzel dinimiz önce “oku” der. Bilincin ve varlık…

ESKİLERDE SOKALAR

İnsanlar geçti önümden, Geçtim insanların önünden, Adımlardan bir yol oldu. Yolu ismi mahallem oldu. ***** Eskilerde mahallelerimiz vardı. Sokaklarında tanıdık yüzler, Tanıdık yüzlere verilen içten selamlar… Doğanlar ve ölenler, Gülenler ve üzülenler, Birbirini bilirdi insanlar. Eskilerde, sokaklarında birbirini bilen insanlar olurdu.

VARDIR BİR BİLDİĞİ

Vardır bir bildiği, olmuş ise, olmamış işe ölmüş ise, ölmemiş ise bilmiş ise, bilmemiş ise Vardır bir bildiği… Teslimiyetin bedellerini ödeyemeyecek olanın, hazır olduğuna inandığı zaferleri olmaz. Kazanımlarındaki, kaybedişlerinden de haberi olmaz.görmezin, Teslimiyeti, sorumsuzluk sananlar vardır. Sorumluluklarına, teslimiyetlerde kaçanlar vardır. Teslim olmayı, teslimiyet sananlar vardır. Görmezin, göz işine yaramaz. Bilmeze, bilmek çare olmaz. Anlamaza, anlatmakla…

BİR DERDİ VARDI

Bir derdi vardı. Bir yerlerden, kendine dert edinilmiş. Bir meselesi vardı. Bir zamanların meselesiydi, onca zaman içinde tutulmuş. Bir hesabı vardı. Kapanmamış, zamana bırakılmış. Kardeşleri olmuştu çoktan, dertleri, meseleleri ve hesapları. Yükleri olmuştu çokça, Taşımaktan gocunmadıkları. Sonları olmuştu en baştan, Başından beri sırtında taşıdıkları. Hayatın yükü dediği, Hayat beni yordu dediği, Nedenlerini aradığı, Soruları olmuştu…