Zaman Herşeyin İlacı Değil
Zaman her şeyin ilacı değil. Bazı şeyler insanın kendi elinde. Zamana bırakarak değiştirmek, mümkün değil.
Zaman her şeyin ilacı değil. Bazı şeyler insanın kendi elinde. Zamana bırakarak değiştirmek, mümkün değil.
İki kardeş, Birisi birazcık büyük, öbüründen. Az çok fark etmez, baya büyük aslında öbüründen. Ona “büyüksün” denilmiş. O da, büyük olmuş diğerinden. Büyük olmanın tüm sorumluluğunu yüklenmiş omuzlarına. Çok büyümüş aslında, hiç de istemeden. O büyüdükçe öbürü biraz daha küçülmüş. Birisi büyümeyen bebek, diğeri çocukluğundan bir şey anlamadan yetişkin oluvermiş. Tek hikaye mi bu anlattığım…
Özlemler yokluktan ve inkansızlıklardan doğar. Çok isteyip sahip olmadığı her bir şey için ya özlem ya da irade savaşı doğar. Ve ekseriyetle bu savaşlar bir gün kaybedilir veya ciddi yaralar alınır.
Fabrika ayarlarımız olsa ne iyi olurdu. İşlemi gerçekleştiriyorum. Onay veriyor musunuz? Dese.. Bir kez daha sorsa sonra. Bu işlem ana ayarlarınıza dönmenizi sağlayacaktır. Diğer tüm dosyalarınız silinecektir. Emin misiniz? EVET HAYIR Geçmişi olmayan bir insan? Olur mu? Olmaz mı? Siz artık siz, Olur musunuz? Olmaz mısınız? Eğer Reset tuşuna basmış iseniz. Yani İlk –EVET- ‘e…
Bir parça iş verin ona, ondan destek isteyin. Basitçe sana güveniyorum deyip bırakın. Yaptığı kadarını yapsın, yaptığı kadarından memnun olun. Ama memnuniyetinizi abartmayın. Çok iyisi olmayacak muhtemelen, sabırlı olun. Yaptıkça gelişecek, sorumluluğunu alacak. Sorumluluğunu aldıkça daha iyisi için çabalayacak. İşte o zaman sizden yardım isteyecek. O zaman önerin bir şeyler. Ama yine dikkat edin, sakın…
Boş kulelerin, olmayan cankurtaranları. Güvendeyiz bu gün yine. Kulelerin varlığı bile yetiyor bize. Kimse boğulmuyor bu sahilde. Olduğunu bilmek. O bile yetiyor bu sorunun çözülmesine.
Soruyorlar, neden yazıyorsun? Ya ne yapacaktım. Tutup içime mi atacaktım. Susup mu saklanacaktım. Düşünmeyecek üretmeyecek miydim. Parasıyla mı satacaktım her deneyimi. Kalabalıklarda kaybolup gölgelerde uyuyacak, kumsal kumsal gezip kap kara olana kadar kendimi mi yakacaktım. Kimseye yazmıyorum. Sorana cevap. İhtiyacı olana yazıyorum, bir faydam olursa menfaatim bu yalnızca, bana eklenecek bir sevap. Bencilim anlayacağınız.😀
İddialı olmayacaksın arkadaş. İddia etmeyeceksin abartarak. Gel demeyeceksin herkese. “Ne olursan ol gel” demeyeceksin öyle boş keseden. Sanmayacaksın öyle kendini Mevlana. Bir tek sensin ve herkesten yalnızca bir tane. Kendin olacaksın ve kendinle anılacaksın. Huyunla huysuzluğunla. Olduğun ve olmadığınla. Saçma diyecekler belki sana. Diyojen gibi ayyaş bir deli zannedecekler belki seni. Sokrates gibi bilmek isteyeceksin,…
Dün ay tutulması vardı. Etkiliyor insanları sanırım. Kaygılı, gergin, öfkeli kılıyor sanki. O bir şey değilde, Sürekli tutulmuş insanlar var. Onlar aydan daha pis etkiliyor insanları. Öyle tutulup kalıyorsun. Bu, insan tutulmasına tutulmuş insan git-geli. 😀
Hani, tam da ucuna kadar gelmiş ve oraya saplanmış. Üstelikte, orada kırılıp da kalmış bir okun ucu. Kalbinin ucuna yaslanmış, çıkartmaya çalışırsan kalbin patlayacaktır. Beyninin bir kenarında, çekersen sönecektir tüm ışıkların. Omuriliğine dayanmış çıkartmaya çalışırsan sinirlerini parçalayacaktır. … da Orada bırakırsan onunla yaşayacaksın. Böyle hayatlarımız var aslında. Yerinden oynatmadığımız oklarımız ve üstü örtülü yaralarımızla devam…