Anlamlandırmak

Dünyada oluşunun nedenini anlamlandıramamak, ciddi bir sorundur. Bu belirsizlik, sessiz ve derinden zehirler insanı. Öncesinde arayış olanlar, sorasında çırpınış olur. Kaybolur insan, kimi zaman. Böyle zamanlarda, umutsuzluk bulur onu. Boşvermişlik olarak adlandırılan, derin bir uyku serilir üzerine. Sürüklenmektedir, hayat akıntısında… Uyanmalıdır, uykusundan. Uyanmalı ve kulaç atmaya başlamalıdır. Kendi varlığının anlamını bulmak için mücadele vermelidir.

Hasret ve Özlem

Hasret ve özlem, duygusal fakirleşme midir? Yoksa, duygusal farkındalık sahibi olmak mıdır? Her ikisidir. Anlamlı olan şeylerin, yokluğu ve azalışıdır. Anlamının ve öneminin daha fazla hissedilir oluşudur. Eksilen, geride bıraktığı boşlukla görülür. Onun hayatımızda kapladığı alanı, o yokken farkederiz. Varken kıymetini bilmediklerimizin, ancak o zaman kıymetini anlarız.

İnsan Aklının Sınırları

İnsan aklının sınırları ve insan aklının sınırladıkları. Rekorlar, kırılmak içindir. Ancak, çıkılabilecek seviyenin yine de bir sınırı vardır. O zaman soru, bunun ötesine nasıl geçebiliriz? Aklın potansiyeli, kaynak ve sınır ise; O zaman, onu besleyen kaynak ve sınırlayan engel aynı hale gelir. Aklı, bir organizatör gibi düşünerek. Ruhsal varlığımıza ve derin benliğimize ulaşmamız gerekli. Rehberimize…