Anlam Kaybı
Eğer bir şeyler sürekli anlamını kaybediyorsa. Bunun nedenini araman gereken yer için. Anlam, insanı kendisindedir. Dışarıdan edinilmez.
Eğer bir şeyler sürekli anlamını kaybediyorsa. Bunun nedenini araman gereken yer için. Anlam, insanı kendisindedir. Dışarıdan edinilmez.
Seni peşinden sürükleyebilecek kadar, değerli bir şey ararsın. Bu bir kişi olabilir. Bu bir amaç olabilir. Bu bir tutku alabilir. Bu bir hedef olabilir. Onunla anlam kazanacaktır sanki hayatın. Ve o olmadan anlamsızdır. Ne aradığını bilmeden, ararsın. Bulana değin, ne sitediğini bilmeden yaşarsın. Bütün amaç, yaşamına bir anlam katmaktır. Alternatifi ise sanki bir hiç olmaktır.
Allah kışına göre yaz verirmiş. O yüzden sürekli dönüp kendime bakarım. Kış mı benim, yoksa kapıdan giren birisinin yazı olmak mı görevim. **** Olan pek çok şey rastlantıdan çok ötedir. Anlam vardır, her olanın içinde. Onun ne olduğunu bulmak ya da bunu aramaya devam etmek elimizden gelendir.
Varoluş ispata dayanır. Kendini kendine ispat etmektir amaç. Ama sorun şudur ki, şahitlerin buna onay vermesi gerekir. Bu ikili yapı sonsuz mücadelenin kapılarını açar. Kanunlaştırılmak istenen varoluşun ispatı, istisnasız tekrarlana bilirliğinden yaralar alır. Bu şahitlerin sayısının artması ihtiyacını doğurur. Bir de onların yeterlilik ehliyetlerinin sorgulanması girer işin içine. Onlar, var olmayı başarmışlar mıdır ki? Kendisine…
Tüm enerjisini, Kendisine Gelişimine, Hesaplaşma ve yüzleşmesine, Yolunu çizmeye, Varolmaya, Tamamlanmaya, Adamayan her kişi kendi yetersiz ve eksikli varlığını görmemek için kendi dışındaki kişi ve durumlara dikkatini ve negatif enerjisini yönlendirmek zorundadır.
“Ya arkadaş, o. geldin o. gidiyorsun bu dünyadan” der ya yaşamayı bilen dostunuz. İşte sen de bu soruyu sorar durursun hep kendine. ” ben bu dünyaya neden geldim” ” bir anlamı olmalı” ” bir nedeni olmalı” ” bunu bulmalıyım” Gitmeden bulursan anlamlı gidersin. İçin huzurlu ve gözün arkada kalmadan. Bulamazsan geldiğin gibi.
Ne olabileceği bellidir de. Olup olmayacağını yaşarken görürsün.
Nasılda mecburuz kendimize. Ve nasılda mecburuz eksik hissettiklerimizi edinmeye. Nasıl bağlıyız sahip olduklarımıza, Ve nasılda bağlıyız sahip olmak istediklerimize. Acılarımızda bundan, Ya sahip olamamaktan… Ya da sahibi olduklarımızı kaybettiğimizden. Sırf bundan eksiklikleri ve kayıpları hak ediyoruz belki de. Kocaman egolarız işin özünde ve sahneye koymaya çalıştığımız mütevazi kimliklerimizde.
Bir garip dünya, Bir dünya gariplik, Bir garibin dünyası bu dünya. Saçmalıkların mantığa büründüğü bir dünya burası. Yerli yerinde değil hiç kimse. Olması gerektiği gibi değil hiç bir şey. Doğrular izafi, Yanlışlar garanti dünyası bu dünya. Bilinen söylenene esir. Söyleyenler kendinde esir. Haksızlıklar dünyası bu dünya. ???? Haklılıklar ve doğruluklar döndürmez dünyayı. Dünya döner, onlar…
Yaşamın asidine atılmış, erimekte. Parçalara ayrılıp dökülmekte kimliği. Parçaları, parçalanmış yaşamına karışırken. Kayıpları, kayboluşunda kaybolmakta. Korku filmlerindeki çürümüş varlıklar gibi adımlarında parçalanmakta artık. Yok oluş bu. Varoluşun tersi. Varolmayanın olağan ve makus kaderi.