“Bak, Allasen doğru söyle.
Söylemezsen dirimi gör.”
Cümlesini kaçımız kurdu.
Kaçımız yüzümüze söylenmeyenleri bilmek istedi.
Kimsemiz, hatamızın yüzümüze söylenmesinden mutlu olmaz.
Hepimiz kendimizdeki mükemmeli yaşar, onu oynarız.
Mükemmel olmadığımızı bilip, bildiğimizin önemsiz olduğunu varsayıp. Orada değilmiş gibi yapmayı seçeriz.
Sonra inanırız hep doğru olduğumuza.
Sanarız,
Zannederiz,
Kabul eder ve bunun eminliğinden, şüphesizleşiriz gittikçe.
Sonra bir çok şey aksi gitmeye başlar.
Başkalarına koşullara zaman mekana olaylara kızarız.
Öncesinde, o anda biz orada hiç olmamışız gibi.
Bizim hiç payımız bulunmuyor gibi.
Biz hatasızız.
Biz doğrusunu bilir.
Biz doğrusunu yaparız.
Ve neden hep başkalarının hatalarından sıkıntı yaşarız ?