Yaşandı gitti hayat saygısıca,
…
Başkalarına saygısız insanların yaşamalarında gördüğüm;
* Kendilerine saygı duyulmasına ciddi sabotaj hamleleri
ile
* Kendilerine saygı duyulmamasından derinlerde duyduğu rahatsızlık olur.
Derinlerindeki değersizlik duygusunu, diğer insanlara değersiz hissettirecekleri hareketlerle yöneltirler.
Temel savları genellikle; düşünceli, hassas oldukları söylemleri gerçeğin ötesinde ve uzağında bir betimleme taşır.
Diğer insanları -kendi hissetmeden- küçümseme ihtiyacında olan bu grubun davranışlarındaki açık saygısızlığın ve düşüncesizlik, kolaylıkla ve herkes tarafından anlaşılır. Diğer insanlarınsa net şekilde görebildikleri bu farkındalık, onları yaşamlarında daha değersizleşecekleri ilişkilere ve olaylara sürükler.
Örneğin…
Misafirliğe gidilen bir yere, sadece kendine alınan, odayı buram-buram soğan kokutulan bir lahmacunun açıklaması
“sabah çıkarken kahvaltı yapamadım” olamaz.
Dinlemediğin ve dinlemek istemediğin bir insana tüm hayat hikayeni anlatamazsın.
Borç vermekten kaçtığın bir insandan borç isteyemezsin.
Taktir etmediğinden, taktir. Onaylamadığından, onay isteyemezsin.
Kendi yaptıklarını görmeden diğer inşaların yaptıkları üzerinden bir yaşam veya haklılık kuramazsın.
Ben çok düşünceli birsiyim dedikten sonra hiçbir nedenle gecenin ikisinde her Pazar tatilinde insanları telefonla arayarak onları taciz edemesin…
… örnekleri yüzlerce çoğaltabiliriz.
Her zaman yaşadıklarımızda kendi olduğumuz ve kendi yaptıklarımız birinci nedendir.
Bunları hakkıyla değerlendirmeden, sebepleri ve nedenleri dışarıda aramak hatalı bir bakış olur.