Yeterlilik duygusunda hapis kalmışlara ithaf olunur ki.
Vermek kavramı, alıcısıyla değer bulur.
Bilgi, sevgi, yardım, destek, özveri, yakınlık…
Alıcının;
🐥ihtiyacı
🐥potansiyeli
🐥kapasitesi
🐥isteği
🐥talebi
🐥kabul gücü
🐥hazmı
🐥…
Yoksa verdiğinizin ne kadar değerli olduğunun hiç bir anlamı ve değeri olmaz.
Hani derler ya,
” Ne söylediğim değil, karşındakinin ne kadarını anladığı önemlidir”
Radyoların anteni yoksa radyo istasyonu kurmaya ihtiyaç da yoktur ki.
O sebepten yeterlilik kavramı iki ölçeklidir.
Birincisi verdiklerinizin yeterliliği.
İkincisi alıcıların aldıklarını yeterli bulmalardır.
Yani yeterli olmalarıdır.
Biricisini siz, ikincisini alıcı belirler.
Birinden birisi yetersiz olusa, bu alışveriş olmaz.
Veriş, veremeyiş, alamayış, alıp da kıymet bilemeyiş olur.