“Kuzgun” daha bir imajlı duruyor. Karga, bildiğimiz karga işte . Ama kuzgun o apayrı…
150-200-300 yıl yaşıyor dediler. Meğerse 13 yıl ortalama ömre sahipmiş.
Aptal karga dediler. Meğerse 100 kelime 50 cümle öğrene biliyormuş ve en akıllı kuşmuş…
Kargaya kötülüğü, baykuşa ölümü yüklediler, güvercin barış getirdi, leylekte yaşamı.
Nasılda fazla ihtiyaç duyuyormuşuz ki, bir şeylerin getirdiği mesajların varlığına hemencecik inanmışız. Uçuyor olması, bizim yapamadığımız bir şeyi kendi doğası gereği yapabiliyor oluşu. Belki de göklerden gelenin, yerde olandan başka bir maksatla dünyaya geldiğine olan inancın kendiliğinden diğer uçan canlılara yayılışı….
Gerçekleştirmekte olduğumuz; Sadece var olduğu için bir değere sahip olan canlılara, anlamlar yükleyerek varoluş maksatlarını kendimize göre yorumlamak sanırım.
Olduğu gibi görmek belki de sıkıcı geliyor insana.
Kuzgun kelimesi gizemli, karga kelimesi sıradan duruyor.
300 yıl yaşaması mucize, 13 yıl yaşaması bilgisiyle karşılaşma anında hissedilen basit kalıyor ve koca kuzgun, karga oluveriyor gözümüzde.
Çılgınca anlam arayışımızın, gizeme, bilinmeze olan açlığımızın , kendimizi ve yaşamlarımızın maksadını anlamlandırma çabalarımızın küçük oyuncalarından birisi işte kuzgun.
Kuzgun da, değil işin özü aslında .
İş karga da.
Kargayı karga olarak görüp, kabul edebilmekte sanırım.