Kuşları sevmeyiz biz.
Uçarlar ve giderler.
Bizse uçamayız.
Bizse gidemeyiz.
Bu yüzden uçan kuşları hiç mi hiç sevmeyiz.
İple bağlayıp tutamayız onları.
Bu yüzden kafeslere koyarız.
Kimi yaşayamaz kafeste,
sığmaz ya da bizim istediğimiz türden değildir.
Vururuz o zaman kuşları biz.
Vurur düşürür, pişirir onları yeriz biz.
Olmadı mı yaşadıkları yerleri yakar yıkar kül eder onlardan intikamımızı alırız biz.
********
Kim ki önde olsun,
Kim ki övgüye değer bir şey yapsın,
Kim ki iyiye doğru fazladan ayrışsın,
Kim ki başarılı, mutlu, zengin, saygın ama bizim ulaşamayacağımız kadar fazla olsun.
Kuşları sevmeyiz biz.
Hem de uçan kuşları hiç mi hiç sevmeyiz biz.
********
Yetersizlik böyledir.
Yeterli olmayacakları için, ulaşamayacakları için, başaramadıkları için yok edici bir öfke duyar.
Yok ettiğinde kendi yetersizliğini böylece maskeleyeceğini sanar.
Yetersizlerin sayıları çok fazla arttığında.
Yetersizlik, eğitimsizlik, fakirlik, başarısızlık, eşitlik başlığı altında baş tacı olur.
Adalet fazlaların uzayan fazlalıklarının kesilmesi ile hasat olunur.
Böylece eşit boyda dengeli ama en alt seviyede bir düzen kurulmuş olunur.