Bir önceki hikayeye atıfla.
Bir gün bir prenses ile tanımıştım.
Biraz kilo almış, hafif yaşlanmış, hayatın içerisinde de hafif yıpranmıştı.
Ne oldu sana? Dedim.
– Sorma, dedi.
– Bir kurbağayı sevdim. Onu öptüm. Prens gibi davrandım. Neredeyse bir prens yaptım. Canlandı, palazlandı. Sonra biraz paralandı ve üstüne de kaslandı.
Eeee, dedim sonra.
– Sonra benimle yaşamaya nazlandı. Niye bana böyle yapıyorsun dediğim de üstüne niyazlandı.
Hikaye bu ya, kurbağalar kurbağa, prensler prens, prensesler prenses olmayı becerdi mi mesele kalmayacak aslında.