En önemli konularımızdan bir tanesi kendimizi koruyabilmektir.
😳Kimden?
😳Kimi?
😳Neden?
😳Nasıl?
Sorularını barındıran konumuz için birkaç söz söyleyelim o zaman.
– En ciddi zararı veren ve en ciddi yaraları açanlar en yakınımızdakilerdir.
– Bilinçli olarak bize zarar vermek istemeyenlerin, kasti olmayan eylemlerinden en çok zarar görürüz.
– Direk olmayan tavır, eylem ve yaklaşımlar nedeniyle kendimizi korumamız gerektiğini algılayamadan yaralanırız.
– Duygusal ihtiyaçlarımız ve yakınlık düzeylerimiz tepki vermemize imkan tanımaz.
– Kırılmak ve kırmak arasındaki ince dengelerin içerisinde ekseriyetle verilen tavizler kendimizi feda etme sonucuna varır.
– Açıklarımızı, yumuşak karınlarımızı, bizi nasıl yönetebileceklerini ve kontrolü ellerinde nasıl tutacaklarını en iyi en yakınımızdakiler ve bizi en iyi tanıyanlar bilir.
– Beklentilerimiz ve sabit kalıplarımız bizim boşluklu olmamıza neden olur.
– Tüm ilişki modelleri ve türlerinin ana unsuru takas ve değişimdir. En çok ilişkide olduğumuz insanlarla sürdürdüğümüz karşılıklı duygusal, manevi ya da maddi temaslarımızdaki bozulan dengeler bize ya da ilişkimizdeki diğer kişilere zarar verir.
-Yaşamak biriktirmektir aynı zamanda. Bizim diğer insanlar için içimizde ne biriktirdiğimiz ve diğer insanların bizim için içlerinde ne biriktirdiğini her zaman bilemeyiz. İnsanlar biriktirdiklerini bir gün gelir ve içlerinde tutmazlar.
– Zaman kavramının içerisine yayılmış her ihlal saldırı veya ağırlığı olan duygular bizi küçük dozlarda tüketen zehirler gibidir. Zehirlendiğimizi fark etmeden bir gün tükeniveririz. Etki sert olmadığı için kendimizi fark etme ve koruma şansımız da olmaz.
– Beklentiler ve istekler insanın doğasının bir parçasıdır. En büyük saldırılar bu açık kapılardan hayatlarımıza girerler
….
Ne çok şey var. Herhalde bir on saya yazmak lazım. Ama en azında buraya kadar saydıklarımız üzerinde biraz kafa yorsak baya bir hasardan kurtulmuş oluruz.
Sevgiyle kalın, sevgisiz kalmayın.