Karar konusu geçti dün arada.
Kararsızlıktı aslında.
Hem de karar alma becerisinde güçlü bir geçmişe sahip, cesareti ve özgüveni olan birisinde.
Mevcut tanımlara aykırı oluşu dikkatimi geçti.
Hemen uyandım mevzuyu. Mesele karar alamamak değildi aslında.
Aldığı kararlarla birlikte, seçmediklerinden vazgeçememekti.
Hepsini birden istemekte takılmıştı. Geçmişinde en doğru seçimleri yapmış olmak düşüncesiyle birlikte, bunun o zamanın seçimleri olduğuna ve bugün aynı seçimi yapacak olsa bir başkasının daha iyisi olabileceği düşüncesi onu bırakmamıştı.
Bu gün artık yeni seçimlerinde, dürtüleri hepsini birden isterken, seçmek ile birlikte gelen vazgeçmek onu geriye bağımlı kılıyor ve her vazgeçtiğini sırtında taşıyordu.
Sıkıntı seçmekte değil, seçtikten sonra seçmediklerinin yükünden kaynaklanıyordu.
Onu tıkayan, karar ve kararsızlık değildi aslında. Konu istemeye, en iyisini istemeye, dürtü kontrolüne bağlanmaktaydı. Zaman ve koşullar artık onun bilinciyle çakışmaktaydı.
İnsan duyguları ve yaşanmışlıkların yorumları ezberlerden kopuk incelenir.
Detaylar ve bütünlüğün içerisindekiler, gözükenin arkasındakini gösterir.