Hayattaki her şeyi temizlemek, onu temizlemeye göre kolaydır.
En ağır travmayı, en büyük acıları, en kirli tabağı , çıkmaz denilen lekeleri bile.
Bahsettiğim kap temizliğidir.
Kalp bir kez kirlendi mi arındırması en zor olandır.
Dikkat ederseniz, kalp gözünü açmak dini ve mistik öğretilerin en büyük amaçlarından biridir. Neredeyse 4 temel kitabın her birinin insanda en çok uğraş verdiği konu, kalpleri temizlemektir.
Her tür ibadet kalpten gelerek yapılmalıdır. Tüm uzak doğu felsefeleri kalp atışlarının düzenlenmesi üzerine teknikler ve yöntemlerle doludur. Bakınız; trans teknikleri, nefes teknikleri, felsefeler….
Tasavvufun bile en temel amacı, temiz bir kalple ulaşmak üzerine şekillenir.
Pek çok şey, kalpte leke bırakır. Hırs, açgözlülük, öfke, sevgisizlik, inançsızlık,….
Bazıları” benim kalbim temiz” der de,
diğerleri “yalnız kalp temizliği ile olmuyor” der ya.
Der demesine ama, kalbi temiz olmayanın diğer iyi yaptıkları da gerçekten temiz bir kalp olmadan olmaz işte.
Bazen şöyle bir bakarsınız; bir ortamda herkes aynı şeyleri yapsa bile, sadece bazısının yüzünden sadece huzur/nur/güvenilirlik/ışık akar.
Olmadığında ne mi olur?
Amaç menfi olunca, kalp devreden çıkınca ve hele ki kirlenen kalp egoyla birleştiğinde Hak’ka yakın olmak yerine kedine hak görmek kavramı yerleşiverir işte o anda.
Kendinde hak görme kavramı, hakkı olduğu düşüncesi ile kirlenmiş bir kalbin en kirli olduğu hallerden birisidir işte.
Hak ettiğiniz zaten koşulsuz bize verilir.
Hak gördüğünüzü hızlıca ve bir çırpı da almaya çalışmak, hakkı olmadığına karşı açlık, üstün görme arzusundan kaynaklanan şilt koşmadır aynı zamanda.
Gözü tok, gönlü tok, kalbi temiz olmak ve peşinden tüm gelir diğerleri.
Temiz kalpler, saf niyetler büyük güçlerin huzurlu oluşların anahtarı oluverir. Büyük idealler için küçük hatalar yapan insanlar, meleklerin kolunda gezdiğini zanneder. Sırf kalplerinden dolayı, kollarına girdiklerinin kendi şeytanları olduğunu göremez olurlar.