Bir avucun dolu ip tutar ellerim.
İpleri sımsıkı tutar ellerim.
Bir ucu ben de.
Diğer ucu kimde o iplerin?
Sımsıkı tutar ellerim.
Ya ellerin bıraktığı iplerle,
oynamadan ben neylerim.
Kontrolün bizde olduğuna inanmak isteriz.
İplerini elimizde sandıklarımızın, hala ipin diğer ucunda olduklarını varsayarız.
İplerin diğer ucundan tutmak ve onu bırakmak istemeyenlerle oynadığımız “ipler kimin elinde” oyununda.
İpin bir ucunu biz tutarken, ipin diğer ucunu bırakılmasından sonra;
ne ipin,
ne de bizim o ipi tutmamızın bir anlamı kalmaz.
Yani yönetilmeye razı olanı yönetir.
Yani kontrol edilmek isteyeni kontrol eder.
Yön verilmeyi dileyeni yönlendirir.
Bağlantı da kalmak isteyenle bağlantıda kalabiliriz.
İlişkilerimizde böyle değil midir?
Bir kişinin ilişkinin ucundan tutması ve sımsıkı kavraması tek başına yetersiz kalır.
Her iki ucundan da, iki kişinin tutması gerekir.