Düşündüm buldum,
İhanetin kitabını yazdım.
Şimdi ifşaa ediyorum,
okuyorum ve herkese ?
İhanetim senden değil ki,
Sana değil ki,
Bana öylece kızıyorsun.
Sana sadığım lakin, ben kendime hain.
Zararı sana olsun, ister miyim…
Gerçekten öylemi sandın?
Ben tüm yaptıklarımı;
Kendime ceza olsun,
kendime ödül olsun diye yaptım.
Karşı değilim ki sana,
Yaptıklarım her zaman seninle sorgulansın.
Merakım var,
Korkum var,
Şüphem var,
Eksiklerim var,
İsteklerim var,
Boşluklarım var benim.
Acizdim, çaresizdim.
Kızgındım, öfkeliydim, biraz içkili, biraz da kendimi kaybetmiştim.
Bilmezdim, eksiktim ve bir neden kendimi mecbur hissettim.
Sanıyor musun, sensin? benim tüm derdim.
Hele bir sor?
Kendimle kaldığımda ben neler hissettim.
İsteyerek mi yaptım sanıyorsun.
Ne yaptıysam emin ol kendim için yaptım.
Senle alakası yok yani, kırılma bana.
Anlamı yok, yaptıklarımın sana.
Anlamı yok, birlikteliğimize ve ne olur inanan bana
Duyma görme işitme ve yakalama.
Bir kez daha söylüyorum.
Seninle alakası yok, hesap sorup durma bana.
*********
İşte ihanetin kafası böyle bir kafa.
Yok saymaya dayanıyor.
Neyi yok saymak kısmındaysa, sınırları olmayan kocaman bir dünya.
İnsan olmak insanın zafiyetlerinin olduğuna inanmak ve bunların doğal olduğuna kanaat getirdikten sonra tüm bunların kişice anlamlı bir bütünlüğe yerleştirmesi gerekli.
Sebepler, bireysel.
Kaynaklar, varoluşsal ve güdüsel.
Gerekçeler, hayal gücüne bağlı.
Gerçeklik, oldukça yaygın ve de sık.
Hormonlarla açıklansa da mekanik olarak, gördüğüm ve gözlemlediğim
psikolojik,
tepkisel
öncesiyle nedenli.