Bastırılmışlık sorunudur.
Kendinde, kendini bastırmış olmak histerinin sebebi olur.
Bastırılmışlıklar,
– Duygular,
– Potansiyeller,
– Dürtüler,
– Davranışlar,
– Düşünceler,
– İstekler,
– Hayaller,
– İhtiyaçlar,
Vd… leri olabilir.
Batırılmış her şeyin olduğu gibi histerikliğin de basıncı kişinin içinde sıkışır.
Böylesi bir basınçın sahibi daha sıkı kontrolü veya temastan uzak kalmayı seçmek zorundadır.
Aksi taktirde aşırı aşıklar, körlemesine bağlananlar, bağımlıkların sahipleri, tik sahipleri, hiperaktifler, huzursuzlar, hırsı bitmeyen kimlikler, sapkınlar, psikopatlar olmak tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Bu yüzden kendine kendini kapatma noktasında sıkışmayı seçerler.
Dışa yönelemeyen iç basınç kişiye ve kendine yönelir.
Büyük bir enerjiyi kendine yönelten kişiler, bununla baş etmekte zorlanır.
Dürtü kontrolü, bağımlıklar, tikler, takıntılar
veya
Psikolojik ve psikiyatrik sorunlar oluştururlar kendilerine.
Bunları yapmayanlar ya da bu sorunların çözümünde uzun yıllar ihmali olanlar bir zaman sonra fizyolojik sıkıntıların pençesine düşmekten kendilerini kurtaramazlar.
Uzaklarda görünen köyler bir gün gelir yanı başlarında oluverir.
Her insan kendisiyle yüzleşmesini tamamlamak zorundadır.
Hayat bunu insana mecbur kılar.
İç yüzleşmelerin büyük ya da küçük olması bir şeyi değiştirmez.
Bastırılmış ve baskılanmış her duygu, düşünce, yaşayış, tereddüt, şüphe, sorgu… bir şekilde hayatlarımızda şişkinlik yapacak ve iç basınç oluşturacaktır.
Mesele hayatı sevmek, kendimizi sevmekten veya pozitif bakıştan biraz fazlasıdır.
Mesele hayatın bizim için mecbur kıldıklarının mecburiyetlerini üstlenme ve onlarla yüzleşecek gücü bulma meselesidir.