– Gerçek bizi çağırıyor .
– Gerçek ne peki .
– Yalanla gerçeği ayıran çizgi nerede.
– Her çağırana gitmek de neyin nesi , sonumuz nice .
Eli kanlı terröristler bile bir gerçeğin onları çağırdığına inandıkları için gittikleri bir dünyada, sadist katillerin dahi kendi gerçeklik algılarında rasyonel kabul ettiği gerçekleri yaşadığı bir gerçeklikte.
İşin aslı kendi gerçekliğimizi, kendi içimize bakarak bulabileceğimiz bir dünyada yaşıyoruz.
Kalbimizin hissettiği gerçeklik desek, diğerleri de kalplerinden hissettiklerini yapıyor demek yanlış değil. Mantık desek onlarında kendince mantığı ve mantık örgüsü var. Bilgi desek her bilgi her görüşe kendine dayanak bilgi ve kaynaklara sahip.
Bizi her çağırana gitmek işte bu noktada bizi bitiren ve bizi çağıran gerçekler.
Mesele birilerinin peşine takılmak. Aklı, vicdanı, mantığı, fikri, sezgisi ile var edilen insanın bunları bir kenara koyup da ” Gerçekler bunlar gel sende bu gerçeklere inan ve peşimizden gel ” diyenlere takılıp gitmesi.
” Sanırım 3 yaşındaydım. Eskiden mahallelerde Davul zurna şan ile ayı oynatarak para toplayan gezginler dolaşırdı. O zaman ki aklımla bunların peşine hayranlıkla izleyerek takıldığım bir anımı anlatır ailem. Sora sora şehrin diğer ucundan beni buldukları an ki korkuları bu gün bile hala gözlerinden okunur.”
İnsanların gerçekliklerine inandıkları şeyler , buldukları taraftar ve dayanak noktaları ile güçlendikçe bu gerçekliğe inanan kişi sayısı artar. Artan sayı ön görülen gerçekliği tartışmasız ve alternatifsiz kılacak büyüklükte bir enerji biriktirir. Sorgulanması bile düşünülemeyen gerçeklikler böylece ortaya çıkar. Çok eskilerde dünyanın düz olduğu varsayımı ile denizlere açılamayan insanlık bu yargının bile yıkılabilmesi için yüzyıllarını harcamak zorunda kalmıştır.
İşin aslı tüm gerçeklikler bireyin kendi aklı ve vicdanınca sorgulanmak zorundadır. Bu sebeple inşalara akıl ve fikir verilmiş , muhakeme ve yorumlama yetenekleri ile donatılmıştır. Evrensel bilinç tek başına verilseydi bireysel sorumluluk ve yaptıklarımızın sevap ve günahı kavramları geçersiz kalacağından. Bireysel sorgulama yeteneği ve karar mekanizması ile donatılmış insanlık kendi aklına sormadığı ve tercihini sürü psikolojisinde yaptığı her seçiminden birebir sorumlu tutulmuştur. Şu asla cevap değildir. Herkes bu doğru dedi beni de çağırdılar bende gittim . Bu bahane hesap günü geçersizdir. Evrensel gerçekliğe uygun bir yaklaşımda değildir.
Her akım, her görüş , her topluluk , her bilgi , her fikir sizi çağırabilir. Siz yaratılış demokrasisinin gerçek haklarından dolayı seçim yapma özgürlüğü ile birlikte yaratıldınız. İyi ve kötü, doğru ve yanlış arasında seçim yapabilmek adına karşıt görüş ve fikirleri incelemek ve kararınızı kendini vermekten sorumlusunuz. İhtiyacınız olan her şey ruhunuzla ve bedeninizle size verildi.
Bu gün dünya kötülük , vahşet, bencillik, bilinçsizlik ve eğitimsizlik , açlık ve yoksulluk , şiddet ve acımasızlıkla doluysa, adaletsizlikten , bilinçsizlikten şikâyetçiyseniz. İşte o zaman her çağırana koşan bir toplumun herkesin, herkes ile ilgili sözler söylediği bir dünya düzenin içerisinde yaşamaktasınız.
Tüm yaşamınızı, tüm inandıklarınızı, tüm takip ettiklerinizi , tüm peşinden gittiklerimizi, size kesin gerçekler olarak sunulan her şeyi, en başından gözden geçirdiniz mi ? Yanlış yapıyorlar diye yargıladığınız herkes , her görüş gibi sizde kendi inandıklarınıza kendi görüşlerinize ve kendi seçimlerinize etki altından kalmadan hayatınız boyunca bakabildiniz mi ?
Şeytanın askeri çoktur. Bunlar bin bir fesatla , bir bir yalanla yaşar. Her yerde taraftar toplar kendisine . Taraf olmak tarafını seçmek zorunda bırakıldığında insanlık bir görüş altında toplanırken tek kazanan karşıtlık olur. Her iki kolda şeytanın askeriyken ve diğerine nefret kusup onun özgür iradesine müdahale etmek isterken…. diğerlerini , diğer insanlara karşı gerçeğe çağırılar durmadan .
Aslında tek gerçeklik;
Hoş görüdür, sevgidir, temizli kalpli olmaktır.
Taraf olmak, gerçeklerin askeri olmak ve bu uğurda diğerlerine savaş açmak temiz bir inancın göstergesi değildir. Sadece bir inancı olanın piyonu olmaktır . Gerçek inanç sadece kişi ile ilgilidir. Kendi ile ilgili, kendi içerisinde, kendi kalbinde, kendi yaşamında var olmak ve bunu sadece gerçekliğin ve doğrunun ışığı ile yaymaktır. Gerçek ve doğru olan bir ışığa sahiptir ve enin olun kendini sussa bile gösterir.