Pazara gidiyorum, maksat limon almak ofise.
Limon alkali ya, ondan.
Hah, dedim ” şundan alayım”
Aman, dediler.
Neden, dedim.
Al gör, dediler.
Merak ettim yanaştım tezgaha. Tezgah dediğinde dört beş kasa, yolun kenarında. Adam kendi halinde, üç kuruş ekmeğinde.
İki kasası limon, bir kasası ıspanak, bir kasasıda biber hepsi hepsi bu elindeki.
– limon kaça?
+ bu üç, şu beş.
– ver bir torba…
Seçiyorum bir yandan diğer yandan dinliyorum konuşmasını, biri var yanında.
+ al Aydın abi evde yersin, benden hediye. Sen seversin ıspanağı.
– yok olmaz hediye,diyorsa da adama ısrar ediyor bizimki.
Sonuç, zorla bir torba ıspanağı sardı. Kolunun altına sıkıştırdı yolladı. Sonra bana döndü.
+Biber hediye edeyim sana…
-yok istemem, lazım değil.
+ hediye bu para istemem…
Vardı yoktu, aldım verdim, öderim almam….derken…
Bir de baktım iki kilo limonun yanına yarım kilo hediye biberle gidiyorum.??
Gerçekten garipmiş.
Bunca doymazlığın içinde, azdan böylesine gönlü bolluk.
Çok garip adammış vesselam.